Yılmaz Çifci
Köşe Yazarı
Yılmaz Çifci
 

KURUCU AKLA DÖNÜŞÜN EŞİĞİNDE GENÇLİK KOLLARI

Gençlik kollarımız kendi manifestosunu yazacaktır. Biz o yaşın duygu ve enerjisini kaybetmiş olabiliriz. Durup dururken ortaya bir yaşlılar manifestosu çıkarmayalım. Gençlik o rüzgarı yarattığında bizde ıslığımızı katarız elbet. Şimdilik sadece gençliğin üzerine oynayan siyasetçilere yönelik, bir iki satır ile gençliğimize destek çıkabiliriz.   Klasik düzen politikacıları gençlik ile temas kurmanın yolunu aramaya başladıklarında kullandıkları temel argümanlar, genellikle "uyuşturucu ile mücadele" "kültür sanat ve sportif faaliyetler de gençlere destek olmak..."şeklinde bir hamasi klişedir. Sanki gençliğin temel kaygısı, kültür-sanat ve sportif faaliyetlerden mahrum olmasıymış gibi...   Bu ülkenin uyuşturucu gerçeğinin arka planında iç içe geçmiş; politikacılar, bürokratlar, yerli ve uluslararası mafyalar, belki birden fazla gizli servisin ortak organizatörlüğu, bazı devletlerin uyuşturucu üzerine yaptığı iktisat planları gibi büyük bir organizasyonun olduğu bir yapının sadece hedefi durumundadır gençlik. Nasihat böyle bir organizasyonun karşısında ne işe yarar?   Neyse işte, ister uyuşturucuyla mücadele gönüllüsü olsun, ister bir siyasetçi, hedef kitlesi gençlik olan birinin yakasına şu sorular yapışır:   --Bu ülkenin istihdam kapasitesi, genç nüfusa hem meslek edinme hem de geleceğe güvenle bakabilme koşulları sağlayabiliyor mu?   --Her şehirde mantar gibi üniversiteler dikip, atayamayacağınız mezunlar verip sonra kuryelik yaptırdığınız çocukların, okuyabilmeleri için anne babalarının çektiği çilenin, o çocukların hayata başka bir alanda atılmasını engelleyerek kaybettirdiğiniz yılların, sonra bir de yarattığınız sahte umutla kps kitaplarına gömdüğünüz uykusuz gecelerin diyetini nasıl ödeyeceksiniz?   --Diyelim sizin tuzağınıza düşmeyip okumayan ve bugün, yaygın mesleklerden birini kapıp herhangi bir yerde çalışmaya başlayan bir genç, kaç yaşına geldiğinde evini arabasını eşyasını ve alyansını almış olur?   --Bu ülkede bir ev ve bir araba sahibi olmak yaşlı insanlara özgü bir ayrıcalık mı olmak zorundadır?   --Gençliğin, ekonomik ilişkiler içinde üretken ve onurlu bir birey olarak yer alamaması, siyasetten, ekonomiden ve toplumdan dışlanması gibi sorunlarına çözümünüz var mı?   Bu sorulara adam gibi cevaplar üretin ondan sonra gelin gençliğe ahkam kesin.   Burada ki çözümsüzlük sadece toplumun değil, artık egemenlerin de başını ağrıtacak seviyededir.   Aslında işlerin çoktan başka bir mecraya taşmış olması lazımdı. Ancak kapitalizmin hala oynayabildiği kartları var maalesef! Bu gençlik 12 eylül gençliğidir nihayetinde! Kapitalizmi yıkarak daha sosyal ve adaletli bir düzen kurma fikri, "devlet düşmanlığı, vatan hainliği" yaftası yapıştırılarak terörize edildiği için, gençlik onu yıkmak yerine ona eklemlenerek kurtulmanın hayalini kurmaya teşvik edilmiştir!   Kapitalizmin 12 eylül sonrası beka sorununu aşmak için açtığı bu kartın öbür yüzü gerçek yüzüdür halbu ki. Kartın öbür yüzüne kurulu bu düzen, gençliği kendi kör noktasına almıştır. Ne görüyor ne duyuyor! Refah seviyesinde olan azınlığı görüş alanında tutup geri kalanları o kör nokta dediğimiz, varolma koşullarının aşırı kısıtlı olduğu vahşi alanda birakmıştır. Burası düzenin yarattığı suç mahallidir.   Gençlerin uyuşturucu kullanması gayrimeşru ilişkiler içinde hayatlarının kayması, ya da becerebilenin yurt dışına kaçması umurunda bile değildir düzenin.   Lazım oldukça bunların içinden seçtiği ayıkları polis yapıyor, kalanları gene o suç mahallinde bırakıyor! Toplumda sosyal çürüme de tam bu eşikte başlıyor ve gençlik bu sürecin ilk kurbanıdır. Gemisini yürütene 'kaptan' denilen bu memlekette gayrimeşru işlerde bu yüzden patlamalar oluyor. Uyuşturucu fuhuş bahis kumar hırsızlık rüşvet torpil dolandırıcılık kaçakçılık..!   Sistem bunları suç sayıp yasaklıyormuş ve mücadele ediyormuş gibi görünse de, hükümet alenen vurgun yaparak üniversite sorularını çalarak mülakatta torpil yaparak, sahte diplomalar dağıtarak, pudra şekerci frikikleri vererek bu ahlaksızlığı meşrulaştıran ve yayan en çirkin yüzü oluyor sistemin.   Muhafazakar ve mutaassıp vatandaş sessizce destek veriyor bu ahlaksızlığa! Çünkü öznesi kendi çocuğudur! Çalınan üniversite soruları onun çocuğuna veriliyor, mülakatta kollanan onun çocuğudur! Mafya ve çete özentileri de o kesimin çocuğudur çoğunlukla...   Sonra da kılık kıyafet üzerine ahkam keserek ahlaksızlığını gizlemeye çalışıyor. Buda onun çürümesi!.. Yani gençler için asıl problem sefalet koşullarında olmaları değil, sefaleti başkalarının boynuna bırakıp bireysel kurtuluşu arama eğilimine girmeleridir.   Gayri meşru işler pek çoğunun ailesiyle ve toplumla hukukunu da bozuyor. Artan dışlanmışlık ve anlaşılamama hissi umutsuzluk çukurları yaratıyor önünde.   Kendini ispatlamak için ya da dışlanmışlığın yarattığı değersizlik duygusuyla baş edemeyip işlenen suçlar!!! Kör noktanın çıldırtan tek başınalığı içinde, insanlığın ve vicdanın dışına savrulma ile derinleştikçe derinleşiyor çukur. Her şeyin 'parasal karşılığı' ile anlam kazandığı bu kapitalist düzende, sistemin kör noktasında kalan gençlik, satın alma gücü düştükçe kendi varlığı ile ilgili anlam kaybı yaşıyor. İşte kapitalizmin diğer bir kartı olan siyasal İslam'a yaslanma gerekçelerinden biri budur.   Tam bu noktada savrulması başlıyor gençliğin! Ya uyuşturucu ve topluma karşı işlenen suçlar, ya da tarikat cemaat tezgahına düşmesi süreci başlıyor gencin!   Ya kendi varlığı ile ilgili anlam arayışından uyuşturucu aracılığı ile kaçacak ya da o anlamı, zenginlerin bu dünyadaki sefahatine dokunmadan öbür dünya üzerine kuracak genç. Cennete 500 sene önce girme bonusu da var:)   Kapitalizmin yarattığı fena bir bataklıktır burası... O tarikat cemaat tezgahlarında fatura kapitalizme değil cumhuriyete kesiliyor. O genç tarikat cemaat öğretilerinde kendine bir anlam bulduğunu zannederken aslında bir döner sermaye haline geliyor. Kendini kör noktada bırakan kapitalizmin uşaklığını yapan, Cumhuriyet düşmanı o hükümetin tabanı haline getiriliyor tekrar cemaatlerde...   İşte mücadele edilmesi gereken asıl şey, insan vicdanı ve ahlakına yönelik bu tahribattır.   Gençliği, toplumun saygın bireylerine çevirerek tekrar sağaltacak, üretim zincirindeki onurlu konumlanışıyla varlığı anlam kazanacak bir reçeteyi acilen üretmek gerekiyor.   Ancak bu ekonomik ve siyasi düzenin içinde o reçete mümkün değildir.   İşte CHP gençlik kollarının oyuna girmesi için punt buradadır.   CHP gençliği, statükonun kendisine dayattığı “seyirci bölmesinden” çıkıp; kendi iç yargılarını ve kendisine yöneltilmiş önyargıları parçalayarak, sstem dışından çözüm üretebilen bir pratikle, gençliği ulusal ölçekte örgütleyecek öncülüğü üstlenebilmelidir.   AKP eli ile yaratılan kutuplaşmaları aşarak ulusun bütün gençliğini bu çürümenin nesnesi olmaktan çıkarıp karşı gücü haline getirmelidir   Nihayetinde bu mücadele, gençliğin vicdanını ve ahlâkını savunma mücadelesidir.   Üretim ilişkilerinden devlete el çektiren sahte demokrat liberalizmi ve "serbest piyasa ekonomisi" denilen kapitalist anarşizmi yargılayan, onun yerine üretim ilişkilerini yeni baştan devletçilik ve halkçılık ilkeleri referansıyla düzenleyen ve gençlere, kendine yeten bir Türkiye'de mutlu güvenli bir gelecek vaat eden, temel gereksinmelerine onurlu bir yurttaş olarak ulaşabilecekleri bir düzenin birlikte inşa edilebileceğine ikna eden süreci başlatabilmelidir.   CHP gençlik kollarının; sokaklarda, amfilerde, yurtlarda kahvehanelerde sanat atölyelerinde, sendikal örgütlenmeler de, kooperatifleşmelerde, halkın direndiği bütün mevzilerde bilgelikle ipi göğüsleyecek bir öncülük görevi vardır. . Siyasette öncülük ideolojik netlik ve sağlamlık gerektirir. "Kitle partisi" tanımlaması, daha çok insanı kapsayabilmek için temel değerlerinden daha çok taviz vermeye yol açmamalıdır. ciddiyeti sulanıp gevşememelidir.   CHP gençliği, Cumhuriyeti, al bayrağı, milli sınırlarımızı, Atatürk'ü, insan haklarını parlamenterizmi ve 6 temel ilkeyi tartışmaz ve tartıştırmaz. Çatımız cephemiz budur.   Sair politikaları okuyacak öğrenecek uygulayacak...   Kuvvâ-yi Milliye’den Dev-Genç’e, 19 Mayıs yürüyüşlerinden 6. Filo protestolarına uzanan devrimci miras bu gençliğin ilham kaynağı olmaya yeter.   Satın alarak, tüketim zincirine daha güçlü bağlanarak kendine anlam arayan bu devrin gençliğini, gerçek anlamın üretmekle kazanılacağına önce kendi pratiği ile örnek olarak peşine takacaktır.   Bu üretmin illa da ticari olması gerekmiyor. Türk gençliğinin her şeyden önce sanatta edebiyatta bilimde felsefede üretici olmak mecburiyeti vardır. Bir ulus bu hususlarda ortaya koyduğu eserler kadar yücelir ve uygarlaşır.   CHP'nin her genci, bu gün kolları sıvasa iki yıl sonra dört başı mamur büyük bir cumhuriyet aydını olarak öne çıkar. Bunun için, bir çoğu bu uğurda şehit düşmüş cumhuriyet aydın ve yazarlarimızın kitaplarını okumak bile yeter. Okuyacak öğrenecek ve yeniden kuruluş için ihtiyaç duyduğu kudretin damarlarında dolaştığını hissedecektir. CHP gençliği için sıcak siyaset üretme alanı o kadar çok ki hepsine el atmasına imkan yok. Filistin üzerine hamaset yapan iktidarın maskesini aşağı çekmek için bir kez daha kürecik radar istasyonuna kitlesel bir yürüyüş yapmak mesela... Bu konudaki sahtekarlık ve ikiyüzlülüğü deşifre edebilir...   Eyt mağdurları, staj ve çıraklık mağdurları, mezarda emeklilik yasası, çökmüş sağlık politikası, seka'dan şeker fabrikalarından TÜV'e kadar akla zarar özelleştirmeler...   Kitlesel eylemlerle, yerinde tespitlerle, yerinden yayınlarla asla AKP suç örgütünün gündem oluşturmasına imkan bırakmadan, unutturmaya çalıştığı ne varsa tek tek toplumun hafızasında canlandırmak... Bu işbirlikçi çeteyi sürekli savunmaya geçmek zorunda bırakmak.   Sürekli sokakta olmak sürekli görünür olmak, bir yerde bastırılınca başka bir yerde ortaya çıkmak... Eylem koyacak konu çok tavır geliştirecek konu çok Her zaman illede bangır bangır eylemler değil. Bazen sahneye sokak tiyatroları ile çıkılır. Kısacık şiir dinletileri karıştırılır bir caddeden akıp geçen günlük yaşama. Meydanlarda, duraklarda kısacık bir anlığına insanların hayatına değen küçük bir aydınlık esintisi, bir hoş sada bırakıp gidilir. Ne yorar, ne kafasına ütü çeker insanların. Sadece yürüdüğü yolun ortasında avcuna sevgi ve inanç yüklü küçük bir not bırakır ve kaybolur.   Direniş, bazen tam da budur: Gürültüyle değil, insanın gündelik hayatına sızan sessiz bir hatırlatmayla ilerlemek. Gençliğimize güveniyoruz onlar en iyisini yapacaklar.
Ekleme Tarihi: 19 Kasım 2025 -Çarşamba

KURUCU AKLA DÖNÜŞÜN EŞİĞİNDE GENÇLİK KOLLARI

Gençlik kollarımız kendi manifestosunu yazacaktır. Biz o yaşın duygu ve enerjisini kaybetmiş olabiliriz. Durup dururken ortaya bir yaşlılar manifestosu çıkarmayalım. Gençlik o rüzgarı yarattığında bizde ıslığımızı katarız elbet.
Şimdilik sadece gençliğin üzerine oynayan siyasetçilere yönelik, bir iki satır ile gençliğimize destek çıkabiliriz.
 
Klasik düzen politikacıları gençlik ile temas kurmanın yolunu aramaya başladıklarında kullandıkları temel argümanlar, genellikle "uyuşturucu ile mücadele" "kültür sanat ve sportif faaliyetler de gençlere destek olmak..."şeklinde bir hamasi klişedir.
Sanki gençliğin temel kaygısı, kültür-sanat ve sportif faaliyetlerden mahrum olmasıymış gibi...
 
Bu ülkenin uyuşturucu gerçeğinin arka planında iç içe geçmiş; politikacılar, bürokratlar, yerli ve uluslararası mafyalar, belki birden fazla gizli servisin ortak organizatörlüğu, bazı devletlerin uyuşturucu üzerine yaptığı iktisat planları gibi büyük bir organizasyonun olduğu bir yapının sadece hedefi durumundadır gençlik. Nasihat böyle bir organizasyonun karşısında ne işe yarar?
 
Neyse işte, ister uyuşturucuyla mücadele gönüllüsü olsun, ister bir siyasetçi, hedef kitlesi gençlik olan birinin yakasına şu sorular yapışır:
 
--Bu ülkenin istihdam kapasitesi, genç nüfusa hem meslek edinme hem de geleceğe güvenle bakabilme koşulları sağlayabiliyor mu?
 
--Her şehirde mantar gibi üniversiteler dikip, atayamayacağınız mezunlar verip sonra kuryelik yaptırdığınız çocukların, okuyabilmeleri için anne babalarının çektiği çilenin, o çocukların hayata başka bir alanda atılmasını engelleyerek kaybettirdiğiniz yılların, sonra bir de yarattığınız sahte umutla kps kitaplarına gömdüğünüz uykusuz gecelerin diyetini nasıl ödeyeceksiniz?
 
--Diyelim sizin tuzağınıza düşmeyip okumayan ve bugün, yaygın mesleklerden birini kapıp herhangi bir yerde çalışmaya başlayan bir genç, kaç yaşına geldiğinde evini arabasını eşyasını ve alyansını almış olur?
 
--Bu ülkede bir ev ve bir araba sahibi olmak yaşlı insanlara özgü bir ayrıcalık mı olmak zorundadır?
 
--Gençliğin, ekonomik ilişkiler içinde üretken ve onurlu bir birey olarak yer alamaması, siyasetten, ekonomiden ve toplumdan dışlanması gibi sorunlarına çözümünüz var mı?
 
Bu sorulara adam gibi cevaplar üretin ondan sonra gelin gençliğe ahkam kesin.
 
Burada ki çözümsüzlük sadece toplumun değil, artık egemenlerin de başını ağrıtacak seviyededir.
 
Aslında işlerin çoktan başka bir mecraya taşmış olması lazımdı. Ancak kapitalizmin hala oynayabildiği kartları var maalesef!
Bu gençlik 12 eylül gençliğidir nihayetinde! Kapitalizmi yıkarak daha sosyal ve adaletli bir düzen kurma fikri, "devlet düşmanlığı, vatan hainliği" yaftası yapıştırılarak terörize edildiği için, gençlik onu yıkmak yerine ona eklemlenerek kurtulmanın hayalini kurmaya teşvik edilmiştir!
 
Kapitalizmin 12 eylül sonrası beka sorununu aşmak için açtığı bu kartın öbür yüzü gerçek yüzüdür halbu ki.
Kartın öbür yüzüne kurulu bu düzen, gençliği kendi kör noktasına almıştır. Ne görüyor ne duyuyor!
Refah seviyesinde olan azınlığı görüş alanında tutup geri kalanları
o kör nokta dediğimiz, varolma koşullarının aşırı kısıtlı olduğu vahşi alanda birakmıştır.
Burası düzenin yarattığı suç mahallidir.
 
Gençlerin uyuşturucu kullanması gayrimeşru ilişkiler içinde hayatlarının kayması, ya da becerebilenin yurt dışına kaçması umurunda bile değildir düzenin.
 
Lazım oldukça bunların içinden seçtiği ayıkları polis yapıyor, kalanları gene o suç mahallinde bırakıyor!
Toplumda sosyal çürüme de tam bu eşikte başlıyor ve gençlik bu sürecin ilk kurbanıdır.
Gemisini yürütene 'kaptan' denilen bu memlekette gayrimeşru işlerde bu yüzden patlamalar oluyor. Uyuşturucu fuhuş bahis kumar hırsızlık rüşvet torpil dolandırıcılık kaçakçılık..!
 
Sistem bunları suç sayıp yasaklıyormuş ve mücadele ediyormuş gibi görünse de, hükümet alenen vurgun yaparak üniversite sorularını çalarak mülakatta torpil yaparak, sahte diplomalar dağıtarak, pudra şekerci frikikleri vererek bu ahlaksızlığı meşrulaştıran ve yayan en çirkin yüzü oluyor sistemin.
 
Muhafazakar ve mutaassıp vatandaş sessizce destek veriyor bu ahlaksızlığa! Çünkü öznesi kendi çocuğudur! Çalınan üniversite soruları onun çocuğuna veriliyor, mülakatta kollanan onun çocuğudur!
Mafya ve çete özentileri de o kesimin çocuğudur çoğunlukla...
 
Sonra da kılık kıyafet üzerine ahkam keserek ahlaksızlığını gizlemeye çalışıyor. Buda onun çürümesi!..
Yani gençler için asıl problem sefalet koşullarında olmaları değil, sefaleti başkalarının boynuna bırakıp bireysel kurtuluşu arama eğilimine girmeleridir.
 
Gayri meşru işler pek çoğunun ailesiyle ve toplumla hukukunu da bozuyor. Artan dışlanmışlık ve anlaşılamama hissi umutsuzluk çukurları yaratıyor önünde.
 
Kendini ispatlamak için ya da dışlanmışlığın yarattığı değersizlik duygusuyla baş edemeyip işlenen suçlar!!!
Kör noktanın çıldırtan tek başınalığı içinde, insanlığın ve vicdanın dışına savrulma ile derinleştikçe derinleşiyor çukur.
Her şeyin 'parasal karşılığı' ile anlam kazandığı bu kapitalist düzende, sistemin kör noktasında kalan gençlik, satın alma gücü düştükçe kendi varlığı ile ilgili anlam kaybı yaşıyor. İşte kapitalizmin diğer bir kartı olan siyasal İslam'a yaslanma gerekçelerinden biri budur.
 
Tam bu noktada savrulması başlıyor gençliğin! Ya uyuşturucu ve topluma karşı işlenen suçlar, ya da tarikat cemaat tezgahına düşmesi süreci başlıyor gencin!
 
Ya kendi varlığı ile ilgili anlam arayışından uyuşturucu aracılığı ile kaçacak ya da o anlamı, zenginlerin bu dünyadaki sefahatine dokunmadan öbür dünya üzerine kuracak genç. Cennete 500 sene önce girme bonusu da var:)
 
Kapitalizmin yarattığı fena bir bataklıktır burası... O tarikat cemaat tezgahlarında fatura kapitalizme değil cumhuriyete kesiliyor. O genç tarikat cemaat öğretilerinde kendine bir anlam bulduğunu zannederken aslında bir döner sermaye haline geliyor. Kendini kör noktada bırakan kapitalizmin uşaklığını yapan, Cumhuriyet düşmanı o hükümetin tabanı haline getiriliyor tekrar cemaatlerde...
 
İşte mücadele edilmesi gereken asıl şey, insan vicdanı ve ahlakına yönelik bu tahribattır.
 
Gençliği, toplumun saygın bireylerine çevirerek tekrar sağaltacak, üretim zincirindeki onurlu konumlanışıyla varlığı anlam kazanacak bir reçeteyi acilen üretmek gerekiyor.
 
Ancak bu ekonomik ve siyasi düzenin içinde o reçete mümkün değildir.
 
İşte CHP gençlik kollarının oyuna girmesi için punt buradadır.
 
CHP gençliği, statükonun kendisine dayattığı “seyirci bölmesinden” çıkıp; kendi iç yargılarını ve kendisine yöneltilmiş önyargıları parçalayarak, sstem dışından çözüm üretebilen bir pratikle, gençliği ulusal ölçekte örgütleyecek öncülüğü üstlenebilmelidir.
 
AKP eli ile yaratılan kutuplaşmaları aşarak ulusun bütün gençliğini bu çürümenin nesnesi olmaktan çıkarıp karşı gücü haline getirmelidir
 
Nihayetinde bu mücadele, gençliğin vicdanını ve ahlâkını savunma mücadelesidir.
 
Üretim ilişkilerinden devlete el çektiren sahte demokrat liberalizmi ve "serbest piyasa ekonomisi" denilen kapitalist anarşizmi yargılayan, onun yerine üretim ilişkilerini yeni baştan devletçilik ve halkçılık ilkeleri referansıyla düzenleyen ve gençlere, kendine yeten bir Türkiye'de mutlu güvenli bir gelecek vaat eden, temel gereksinmelerine onurlu bir yurttaş olarak ulaşabilecekleri bir düzenin birlikte inşa edilebileceğine ikna eden süreci başlatabilmelidir.
 
CHP gençlik kollarının; sokaklarda, amfilerde, yurtlarda kahvehanelerde sanat atölyelerinde, sendikal örgütlenmeler de, kooperatifleşmelerde, halkın direndiği bütün mevzilerde bilgelikle ipi göğüsleyecek bir öncülük görevi vardır. .
Siyasette öncülük ideolojik netlik ve sağlamlık gerektirir. "Kitle partisi" tanımlaması, daha çok insanı kapsayabilmek için temel değerlerinden daha çok taviz vermeye yol açmamalıdır. ciddiyeti sulanıp gevşememelidir.
 
CHP gençliği, Cumhuriyeti, al bayrağı, milli sınırlarımızı, Atatürk'ü, insan haklarını parlamenterizmi ve 6 temel ilkeyi tartışmaz ve tartıştırmaz. Çatımız cephemiz budur.
 
Sair politikaları okuyacak öğrenecek uygulayacak...
 
Kuvvâ-yi Milliye’den Dev-Genç’e, 19 Mayıs yürüyüşlerinden 6. Filo protestolarına uzanan devrimci miras bu gençliğin ilham kaynağı olmaya yeter.
 
Satın alarak, tüketim zincirine daha güçlü bağlanarak kendine anlam arayan bu devrin gençliğini, gerçek anlamın üretmekle kazanılacağına önce kendi pratiği ile örnek olarak peşine takacaktır.
 
Bu üretmin illa da ticari olması gerekmiyor. Türk gençliğinin her şeyden önce sanatta edebiyatta bilimde felsefede üretici olmak mecburiyeti vardır. Bir ulus bu hususlarda ortaya koyduğu eserler kadar yücelir ve uygarlaşır.
 
CHP'nin her genci, bu gün kolları sıvasa iki yıl sonra dört başı mamur büyük bir cumhuriyet aydını olarak öne çıkar. Bunun için, bir çoğu bu uğurda şehit düşmüş cumhuriyet aydın ve yazarlarimızın kitaplarını okumak bile yeter.
Okuyacak öğrenecek ve yeniden kuruluş için ihtiyaç duyduğu kudretin damarlarında dolaştığını hissedecektir.
CHP gençliği için sıcak siyaset üretme alanı o kadar çok ki hepsine el atmasına imkan yok.
Filistin üzerine hamaset yapan iktidarın maskesini aşağı çekmek için bir kez daha kürecik radar istasyonuna kitlesel bir yürüyüş yapmak mesela... Bu konudaki sahtekarlık ve ikiyüzlülüğü deşifre edebilir...
 
Eyt mağdurları, staj ve çıraklık mağdurları, mezarda emeklilik yasası, çökmüş sağlık politikası, seka'dan şeker fabrikalarından TÜV'e kadar akla zarar özelleştirmeler...
 
Kitlesel eylemlerle, yerinde tespitlerle, yerinden yayınlarla asla AKP suç örgütünün gündem oluşturmasına imkan bırakmadan, unutturmaya çalıştığı ne varsa tek tek toplumun hafızasında canlandırmak... Bu işbirlikçi çeteyi sürekli savunmaya geçmek zorunda bırakmak.
 
Sürekli sokakta olmak sürekli görünür olmak, bir yerde bastırılınca başka bir yerde ortaya çıkmak...
Eylem koyacak konu çok tavır geliştirecek konu çok
Her zaman illede bangır bangır eylemler değil.
Bazen sahneye sokak tiyatroları ile çıkılır. Kısacık şiir dinletileri karıştırılır bir caddeden akıp geçen günlük yaşama. Meydanlarda, duraklarda kısacık bir anlığına insanların hayatına değen küçük bir aydınlık esintisi, bir hoş sada bırakıp gidilir. Ne yorar, ne kafasına ütü çeker insanların. Sadece yürüdüğü yolun ortasında avcuna sevgi ve inanç yüklü küçük bir not bırakır ve kaybolur.
 
Direniş, bazen tam da budur: Gürültüyle değil, insanın gündelik hayatına sızan sessiz bir hatırlatmayla ilerlemek.
Gençliğimize güveniyoruz onlar en iyisini yapacaklar.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve medyakorkusuz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami sohbetler omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat