Yılmaz Çifci
Köşe Yazarı
Yılmaz Çifci
 

KADIN KOLLARININ KURUCU ÖZNEYE DÖNÜŞMESİ MANİFESTOSU

Partimizin iktidara gelme azmi göstermediği statükocu dönemlerinin klasik örgütlenme biçiminde kadın kollarıda gençlik kolları gibi, merkezin politikasını tabana yansıtmakla görevli bir yardımcı özne olarak konuşlanmıştı. Tabanın özgün koşullarından doğan politikalarla merkezin beslenmesi bu rutinde söz konusu değildi tabi. Bu duruma "halktan kopuş" ve "iktidara niyetsizlik" diyoruz.   Gele gele, demokratik düzenin yıkılması ile birlikte yavaş yavaş devreye giren totaliter rejimin doğrudan kadınların üzerine yürüdüğünü göre göre, kadın kollarımız bilinen klasik sınırlar içinde durmaya devam edemez.   Bu gün partimizin, statikoyu devirmiş gözünü iktidara dikmiş genç dinamik kadroları var. Onların enerjisi ile kadın kolları da kuruluşa yardımcı unsur değil, önder unsur olarak dahil olmak üzere pozisyon almalıdır... Her zaman yıkımların en ağır bedellerini kadınlar ödeduğine göre bu yıkıma karşı da ilk ve en güçlü yeniden konumlanışı kadın kolları başlatmalıdır. Güçlü bir öz savunma refleksi geliştirmenin yanı sıra yeniden kuruluşa öncülük yapabileceği bir stratejik içeriğe bürünüp, durumu kavramada derinleşmeli ideolojik olarak da keskinleşmelidir.   Bugünki koşullarda pek çok sivil kadın insiyatifi sürekli olarak ya işlenen bir cinayet için, ya kayıp bir can için, ya itiraz edilen bir tutuklama ya da haksız mahkeme kararı için zaten bir eylemlilik halindeler. Partimizin kadın kolları bu dağınık enerjiyi birleştirerek tüm ilerici kadın örgütlerini, sivil toplum inisiyatiflerini kurucu partimizin çatısı altında toplamalıdır. Gerekiyorsa bütün devrimci ilerici kadın örgütleriyle bir kongre yapılmalı, yeniden kuruluş sürecinin ortak ilkeleri karara bağlanmalıdır. Böylece daha güçlenmiş ve kapsayıcı hale gelmiş olan kollarımız, örgütsüz kadınlara ulaşmanın yollarını aramalıdır. Kentin en kuytu köşelerine uzanıp, örgütsüz yaşayan kadın nüfus içinde, öncelikle ailesi tarafından zorbalanan dışlanan, mağdur edilen, şiddete uğrayan kadınlar, ekonomik zorluk yaşayan, ya da yalnızlık hissi içinde kamusal hayattan çekilmiş, ulaşılması zor kadınlarıda kuruluşun bir emekçisi haline getirmeyi amaçlamalıdır.   Yeter mi? Yetmez.   Çünkü kadınlar artık sadece aile içinde mağdur edilmiyorlar. Aile içinde sağlıklı ölçülü düzenli ve huzurlu ilişkisi olan kadınlar da sokakta okullarda fabrikalarda güvende değiller. Bu ülkede hiçbir yerde kadınlar güvende değiller. Henüz başlarına bir şey gelmemiş olması güvende oldukları anlamına gelmiyor. Bu ülke onlar için potansiyel tehlikelerle doludur. Çatılardan atılan kadınlar, dere kenarında deniz kenarında cesedi bulunan kadınlar üniversitede kaybolan kadınlar, kılık kıyafetinden dolayı taciz edilen kadınlar bunu ispatlıyor. Dolmuşların son durak yolcusu olan hangi kadın, dolmuşun güzergahta doğru ilerleyip ilerlemediğini endişe ile takip etmiyor bu ülkede?!   Dolayısıyla yeniden kuruluş planının içine bütün kadınlar, bu sorunları referans alınarak dahil edilmeleri gerekiyor. Bu mücadele onların mücadelesi olmak zorunda. Bunu yapmazlarsa, bu zorba düzen, eninde sonunda kendini güvende hisseden o kadınların da yakasına yapışacak ve kadın olmanın hesabını onlardan soracaktır!   Bir araya getirilen kadınlar, mevcut yıkıcı güçlere ve onların yarattıkları güvensizlik koşullarına karşı kadın yaşamını, hakları ve güvenlikleri temelinde, salt savunucu değil uygulayıcı bir devrimci içeriğe dönüştürecek pratikler geliştirmelidir. Bu ileri seviyede 'yeniden kuruluşun kadın hareketine' öncülük misyonudur. Bu misyon tarihsel olarak Cumhuriyet Halk partisi'nin kadın kollarının misyonudur .   Bunun pratiğini nasıl oluşturabiliriz ve kadın kolları kuruluşa nasıl katkı yapabilir?   Bu yeni ve kurucu aklın ışığında planlanan konumlanışta; kuruluşu gerçekleştirmenin bir koşulu olarak seçim kazanmayı kendine şart koşmayan, kadını bir seçmene dönüştürmenin çok ötesinde daha amazon bir enerji olmalıdır.   Mustafa Kemal de kurtuluş ve kuruluş sürecini başlatmak için padişah olmayı beklemedi. O İstanbul hükümetine rağmen kuruluşu başlattı.   Kadın kolları öncelikle kendi iç yapısında, ihtiyaç duyan kadınlara hukuki, psikolojik ve sosyal destek verebilecekleri, konuyla ilgili akademik kariyeri olan profesyonel kadrolar ile sorumluluk üstlenen birimler oluşturmalıdır. Sonra burayı kentin bütün kadınlarına sığınabilecekleri ve her türlü desteği bulabilecekleri bir ana-baba ocağı kapısı olarak kendini takdim etmelidir. Kentin bütün kadınlarına, bu noktalara erişebilirlik sağlanmalıdır. Gerekirse kapı kapı gezilip broşürlerle telefon numaraları ile WhatsApp hatlarıyla bütün kadınlara bu noktalara ulaşma imkanı sağlanmalıdır.   Bu birim ne yapacak?   En bireysel karakol sürecinden, kaybedilme taciz maddi yoksunluk kimsesizlikden kitlesel kadın sorunlarına kadar bütün sorunlarda "ya hep beraber ya hiç birimiz" şiarınca destek çıkılacak. Bu dayanışma, kadınlar için parti çatısını "ana-baba ocağına" dönüştürecek.   Özellikle karakol ve adliye sürecindeki destekler çok hayatidir.   Pek çok karakolda kadınlara 'devlet desteği' denilebilecek bir kalitede destek çıkılmadığını öldürülen kadınların hikayelerinden biliyoruz. Karakollardaki memurlar anayasal mevzuata göre ya da insan hakları temelinde düşünmeyip, konuya kendi bireysel inançları temelinde yaklaşarak "yuvayı kutsayıp" çok kere zorba koca ile kadını barıştırma yoluna gitmiştirler! Pek çok zorba kocanın uzaklaştırma kararının ihlaline esnek davranmıştırlar. O nedenle kadınların mağduriyetleri karakolda da adliyede de sıkı takip edilmeli.   Kadın güvenliği konusunda çelik surlu bir kaleye dönüşmeli CHP kadın kolları.   Karakol ve dava süreçlerine tamamen dahil oldukları gibi, rehabilitasyon sığınma evi huzurevi öğrenci yurtları da bu kadın hareketinin birer dayanışma ve güvenlik meclisine dönüşmeli. Yoksunluğu belgelenmiş insanlar için belediye valilik ya da kaymakamlık üzerinden dönen sosyal desteklerin alınmasına kadar devletin bütün imkanları zorlanmalıdır.   Bu kadar güçlü bir dayanışma kültürü geliştirmiş birbirini sahiplenen bir kadın örgütü yıkıcı unsurların karşısına korkunç bir güç olarak çıkabilir. Bu kadınların sokağa inmesi gerici ve faşist çeteler için kâbus demektir.   Bütün bu karanlık ve zor günler geçene kadar iki sloganı göklerden gelen emir gibi takip edecek kadınlar: "Birimiz hepimiz için hepimiz birbirimiz için" "kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz"   Kadın kolları asla propagandalarını feminist bir ajitasyonla yürütmeyecekler. Çünkü burada amaç bir 'kadın alt kimliği' yaratmak değildir. Sırtını paganist kültürlere veren bazı kuvvetler tarafından tamamen yıkılmış olan kadın yaşamının yasal ve kültürel güvenlik bariyerlerini yeniden inşa ederken, kadın sorununu “erkek düşmanlığı” üzerinden değil, toplumsal güvenlik, adalet ve dayanışma ilkeleri üzerinden ele alacak.   Ve elbette kadın kolları sadece kadın dayanışması üzerine politika üretmeyecektir. Bu, yeniden kuruluşa kadınları kendi sorunları referansı ile dahil edebilmesi için ana merkezine oturttuğu bir politikadır. Bunun yanı sıra ağitimden ekonomiye tarımdan bilime her konuda politika üretmeye ve örgütsel güçleriyle mücadelenin her safhasının merkezinde olmaya devam edecekler.   Statüko zamanlarının yardımcı unsuru olan kadın ve gençlik kolları, Bu yeniden kuruluş destanının öncü özneleri olarak tarihe geçecekler. Ve tarih onların destanını yazacak.   Örgütsel varoluşlarını seçimden sonraya bırakmayacak bir mücadele çizgisine konumlandırmış olacakları için, kadınları salt birer seçmene dönüştürmek için değil yeniden kuruluşu tabanda pratik olarak kurmak için daha amazon bir seviyede siyaset yapacaklar.   Seçim zaferi de anayasal kuruluşta ardı sıra gelecek zaten.   Bu manifesto'nun kadınlar açısından sosyal amacı; kadının kendi yaşam alanında güven içinde var olabileceği, çocuklarıyla birlikte geleceğini inşa edebileceği bir dayanışma kültürü kurmaktır.   Siyasal amacı; cumhuriyetin kuruluş sürecinde hem halkın hem de devletin vicdanı olarak, Adalet özgürlük ve eşitliği yeniden inşa etme misyonunu üstlenmektir.   Her iki amaç da gösteriyor ki, bu hareket, özde bir vicdan hareketidir
Ekleme Tarihi: 12 Kasım 2025 -Çarşamba

KADIN KOLLARININ KURUCU ÖZNEYE DÖNÜŞMESİ MANİFESTOSU

Partimizin iktidara gelme azmi göstermediği statükocu dönemlerinin klasik örgütlenme biçiminde kadın kollarıda gençlik kolları gibi, merkezin politikasını tabana yansıtmakla görevli bir yardımcı özne olarak konuşlanmıştı.
Tabanın özgün koşullarından doğan politikalarla merkezin beslenmesi bu rutinde söz konusu değildi tabi. Bu duruma "halktan kopuş" ve "iktidara niyetsizlik" diyoruz.
 
Gele gele, demokratik düzenin yıkılması ile birlikte yavaş yavaş devreye giren totaliter rejimin doğrudan kadınların üzerine yürüdüğünü göre göre, kadın kollarımız bilinen klasik sınırlar içinde durmaya devam edemez.
 
Bu gün partimizin, statikoyu devirmiş gözünü iktidara dikmiş genç dinamik kadroları var. Onların enerjisi ile kadın kolları da kuruluşa yardımcı unsur değil, önder unsur olarak dahil olmak üzere pozisyon almalıdır... Her zaman yıkımların en ağır bedellerini kadınlar ödeduğine göre bu yıkıma karşı da ilk ve en güçlü yeniden konumlanışı kadın kolları başlatmalıdır.
Güçlü bir öz savunma refleksi geliştirmenin yanı sıra yeniden kuruluşa öncülük yapabileceği bir stratejik içeriğe bürünüp, durumu kavramada derinleşmeli ideolojik olarak da keskinleşmelidir.
 
Bugünki koşullarda pek çok sivil kadın insiyatifi sürekli olarak ya işlenen bir cinayet için, ya kayıp bir can için, ya itiraz edilen bir tutuklama ya da haksız mahkeme kararı için zaten bir eylemlilik halindeler. Partimizin kadın kolları bu dağınık enerjiyi birleştirerek tüm ilerici kadın örgütlerini, sivil toplum inisiyatiflerini kurucu partimizin çatısı altında toplamalıdır. Gerekiyorsa bütün devrimci ilerici kadın örgütleriyle bir kongre yapılmalı, yeniden kuruluş sürecinin ortak ilkeleri karara bağlanmalıdır.
Böylece daha güçlenmiş ve kapsayıcı hale gelmiş olan kollarımız, örgütsüz kadınlara ulaşmanın yollarını aramalıdır. Kentin en kuytu köşelerine uzanıp, örgütsüz yaşayan kadın nüfus içinde, öncelikle ailesi tarafından zorbalanan dışlanan, mağdur edilen, şiddete uğrayan kadınlar, ekonomik zorluk yaşayan, ya da yalnızlık hissi içinde kamusal hayattan çekilmiş, ulaşılması zor kadınlarıda kuruluşun bir emekçisi haline getirmeyi amaçlamalıdır.
 
Yeter mi? Yetmez.
 
Çünkü kadınlar artık sadece aile içinde mağdur edilmiyorlar. Aile içinde sağlıklı ölçülü düzenli ve huzurlu ilişkisi olan kadınlar da sokakta okullarda fabrikalarda güvende değiller. Bu ülkede hiçbir yerde kadınlar güvende değiller. Henüz başlarına bir şey gelmemiş olması güvende oldukları anlamına gelmiyor. Bu ülke onlar için potansiyel tehlikelerle doludur. Çatılardan atılan kadınlar, dere kenarında deniz kenarında cesedi bulunan kadınlar üniversitede kaybolan kadınlar, kılık kıyafetinden dolayı taciz edilen kadınlar bunu ispatlıyor. Dolmuşların son durak yolcusu olan hangi kadın, dolmuşun güzergahta doğru ilerleyip ilerlemediğini endişe ile takip etmiyor bu ülkede?!
 
Dolayısıyla yeniden kuruluş planının içine bütün kadınlar, bu sorunları referans alınarak dahil edilmeleri gerekiyor. Bu mücadele onların mücadelesi olmak zorunda. Bunu yapmazlarsa, bu zorba düzen, eninde sonunda kendini güvende hisseden o kadınların da yakasına yapışacak ve kadın olmanın hesabını onlardan soracaktır!
 
Bir araya getirilen kadınlar, mevcut yıkıcı güçlere ve onların yarattıkları güvensizlik koşullarına karşı kadın yaşamını, hakları ve güvenlikleri temelinde, salt savunucu değil uygulayıcı bir devrimci içeriğe dönüştürecek pratikler geliştirmelidir. Bu ileri seviyede 'yeniden kuruluşun kadın hareketine' öncülük misyonudur. Bu misyon tarihsel olarak Cumhuriyet Halk partisi'nin kadın kollarının misyonudur .
 
Bunun pratiğini nasıl oluşturabiliriz ve kadın kolları kuruluşa nasıl katkı yapabilir?
 
Bu yeni ve kurucu aklın ışığında planlanan konumlanışta; kuruluşu gerçekleştirmenin bir koşulu olarak seçim kazanmayı kendine şart koşmayan, kadını bir seçmene dönüştürmenin çok ötesinde daha amazon bir enerji olmalıdır.
 
Mustafa Kemal de kurtuluş ve kuruluş sürecini başlatmak için padişah olmayı beklemedi. O İstanbul hükümetine rağmen kuruluşu başlattı.
 
Kadın kolları öncelikle kendi iç yapısında, ihtiyaç duyan kadınlara hukuki, psikolojik ve sosyal destek verebilecekleri, konuyla ilgili akademik kariyeri olan profesyonel kadrolar ile sorumluluk üstlenen birimler oluşturmalıdır. Sonra burayı kentin bütün kadınlarına sığınabilecekleri ve her türlü desteği bulabilecekleri bir ana-baba ocağı kapısı olarak kendini takdim etmelidir.
Kentin bütün kadınlarına, bu noktalara erişebilirlik sağlanmalıdır. Gerekirse kapı kapı gezilip broşürlerle telefon numaraları ile WhatsApp hatlarıyla bütün kadınlara bu noktalara ulaşma imkanı sağlanmalıdır.
 
Bu birim ne yapacak?
 
En bireysel karakol sürecinden, kaybedilme taciz maddi yoksunluk kimsesizlikden kitlesel kadın sorunlarına kadar bütün sorunlarda "ya hep beraber ya hiç birimiz" şiarınca destek çıkılacak. Bu dayanışma, kadınlar için parti çatısını "ana-baba ocağına" dönüştürecek.
 
Özellikle karakol ve adliye sürecindeki destekler çok hayatidir.
 
Pek çok karakolda kadınlara 'devlet desteği' denilebilecek bir kalitede destek çıkılmadığını öldürülen kadınların hikayelerinden biliyoruz. Karakollardaki memurlar anayasal mevzuata göre ya da insan hakları temelinde düşünmeyip, konuya kendi bireysel inançları temelinde yaklaşarak "yuvayı kutsayıp" çok kere zorba koca ile kadını barıştırma yoluna gitmiştirler! Pek çok zorba kocanın uzaklaştırma kararının ihlaline esnek davranmıştırlar. O nedenle kadınların mağduriyetleri karakolda da adliyede de sıkı takip edilmeli.
 
Kadın güvenliği konusunda çelik surlu bir kaleye dönüşmeli CHP kadın kolları.
 
Karakol ve dava süreçlerine tamamen dahil oldukları gibi, rehabilitasyon sığınma evi huzurevi öğrenci yurtları da bu kadın hareketinin birer dayanışma ve güvenlik meclisine dönüşmeli. Yoksunluğu belgelenmiş insanlar için belediye valilik ya da kaymakamlık üzerinden dönen sosyal desteklerin alınmasına kadar devletin bütün imkanları zorlanmalıdır.
 
Bu kadar güçlü bir dayanışma kültürü geliştirmiş birbirini sahiplenen bir kadın örgütü yıkıcı unsurların karşısına korkunç bir güç olarak çıkabilir. Bu kadınların sokağa inmesi gerici ve faşist çeteler için kâbus demektir.
 
Bütün bu karanlık ve zor günler geçene kadar iki sloganı göklerden gelen emir gibi takip edecek kadınlar: "Birimiz hepimiz için hepimiz birbirimiz için" "kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz"
 
Kadın kolları asla propagandalarını feminist bir ajitasyonla yürütmeyecekler. Çünkü burada amaç bir 'kadın alt kimliği' yaratmak değildir. Sırtını paganist kültürlere veren bazı kuvvetler tarafından tamamen yıkılmış olan kadın yaşamının yasal ve kültürel güvenlik bariyerlerini yeniden inşa ederken, kadın sorununu “erkek düşmanlığı” üzerinden değil, toplumsal güvenlik, adalet ve dayanışma ilkeleri üzerinden ele alacak.
 
Ve elbette kadın kolları sadece kadın dayanışması üzerine politika üretmeyecektir. Bu, yeniden kuruluşa kadınları kendi sorunları referansı ile dahil edebilmesi için ana merkezine oturttuğu bir politikadır. Bunun yanı sıra ağitimden ekonomiye tarımdan bilime her konuda politika üretmeye ve örgütsel güçleriyle mücadelenin her safhasının merkezinde olmaya devam edecekler.
 
Statüko zamanlarının yardımcı unsuru olan kadın ve gençlik kolları, Bu yeniden kuruluş destanının öncü özneleri olarak tarihe geçecekler. Ve tarih onların destanını yazacak.
 
Örgütsel varoluşlarını seçimden sonraya bırakmayacak bir mücadele çizgisine konumlandırmış olacakları için, kadınları salt birer seçmene dönüştürmek için değil yeniden kuruluşu tabanda pratik olarak kurmak için daha amazon bir seviyede siyaset yapacaklar.
 
Seçim zaferi de anayasal kuruluşta ardı sıra gelecek zaten.
 
Bu manifesto'nun kadınlar açısından sosyal amacı; kadının kendi yaşam alanında güven içinde var olabileceği, çocuklarıyla birlikte geleceğini inşa edebileceği bir dayanışma kültürü kurmaktır.
 
Siyasal amacı; cumhuriyetin kuruluş sürecinde hem halkın hem de devletin vicdanı olarak, Adalet özgürlük ve eşitliği yeniden inşa etme misyonunu üstlenmektir.
 
Her iki amaç da gösteriyor ki, bu hareket, özde bir vicdan hareketidir
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve medyakorkusuz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami sohbetler omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat