Hızsızlık ülkemizin kurumsal bir birimi haline geldi. En iyi işleyen birimi… Çalmak kazanmaktan daha zahmetsiz olduğu için herkes bir yerlerden bir şeyler çalıyor. Devlet işçinin emeklinin maaşından çalıyor, holdingler devletin kasasından çalıyor. Üniversite soruları çalınıyor, diplomalar çalınıyor, seçim sandıklarından oylar çalınıyor, siyasi partiler bir birinden milletvekili çalıyor, şirketler vergiden çalıyor, esnaf gramajdan çalıyor, imalatçı malzemeden çalıyor, müteahhit demir ve çimentodan çalıyor, Milli piyango yüksek ikramiye kazanan biletleri çalıyor, maşallah çalan çalana bir düzen devam edip gidiyor.
Eskiden böyle miydi? Komşunun kümesinden bir tavuk çalınırdı, sürüden bir kuzu çalınırdı, fırından bir ekmek çalınırdı, pastaneden baklava çalınırdı. Bunlar suç sayılır, cezası hapisle ödenirdi. Yaşadığımız dünya cezasız, günahsız bir dünya, bu ne güzel bir dünya ya rabbi?
Çalanlar çalandan çalar, hepsi bir arada toplanır, sonra Trump diye bir zorba gelir hepsini toptan çalar… Bu zorba zalim bununla yetinmez, ülkeleri çalar, toprakları çalar, insanların canını çalar…
Dünyanın çarkı hırsızlık düzeniyle dönüyor. Çocuklar açlıktan ölüyor, kimi insanlar yaşamadan ölüyor, kimilerin ecleri başlarına yıkılarak ölüyor, çoğu bombalar altında can veriyor. Vaziyet böyleyken uğrunda ölmeye değer ne vatan ne bayrak ne de ezan kalıyor?
Yazdıklarımdan dolayı günah işledim ise Allah af etsin, kanun çiğnedimse hukuk afetsin….