Ekonomi konuşmak artık sadece akademisyenlerin, siyasetçilerin ya da gazetecilerin işi değil. Bugün sokaktaki vatandaş da bir ekonomist gibi konuşmak zorunda kalıyor. Çünkü gündelik hayatın her anı zamlarla şekilleniyor. Dün gece gelen bir zamla mazotun litresi 50 lirayı, hatta bazı yerlerde 51 lirayı gördü. Ve işte tam da bu noktada hafızamızın bir köşesinden o meşhur cümle beliriveriyor:  “Mazota zam geldi.” Bir dönem bu cümleye karşılık olarak, AKP’yi savunanlardan sıkça duyduğumuz bir yanıt vardı: “Beni ilgilendirmez ki, ben zaten 50 liralık alıyorum.” Şimdi dönüp baktığımızda bu söz hem trajikomik bir hatıra hem de bugünün acı gerçeğine ironik bir gönderme oluyor. Çünkü artık o 50 liralık mazot, bir miktar değil; bir litre bile değil belki. O dönem yapılan bu savunma, bugün 'ironi tarihinin' unutulmaz repliklerinden biri hâline geldi. Mazot 50 lira. Evet, hayaldi, gerçek oldu. Ve bir dönem sloganı olan “Yaparsa AKP yapar” cümlesi, bugün toplumun ekonomik çaresizliğini anlatan bir başlığa dönüştü. İğneden ipliğe her şeye zam gelecek. Bu klişe bir söz değil, ekonomik bir gerçek. Çünkü benzine ve mazota gelen her zam; üretim maliyetinden, nakliyeye, enerji giderlerinden, raftaki ürün etiketine kadar her alanı doğrudan etkiliyor. Ekmekten çocuğun çorabına, okul kıyafetinden domatese kadar her şey bu artışlardan nasibini alacak. Üstelik bu artışlar artık alışıldık hâle geldi. İki gecede bir, bir buçuk lira, bir buçuk lira... Sessiz sedasız gelen zamlar, halkın cebine adeta bıçak gibi saplanıyor. Ve geldiğimiz noktada “1 litre mazot 50 lirayı geçti” demek, bir ironi değil; acı bir gerçek oldu. İşte bu yüzden vatandaş, ironiyi gerçeğe dönüştüren bir cümleyle karşılık veriyor: "Hayaldi, gerçek oldu! Yaparsa AKP yapar!" Evet, bu bir zamanların siyasi sloganıydı. Ama bugün bambaşka bir anlam kazandı. Artık o söz, ekonomik zorlukların, hayat pahalılığının ve çaresizliğin bir ifadesi hâline geldi.