CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in son açıklaması, Türkiye siyasetinin perde arkasını gözler önüne seriyor: “Erdoğan yeniden aday olmak istiyor. Bunun için her gördüğüne 'Anayasa değiştirelim' diyor. Bize de dedi. Ben, 'Anayasaya uymayanla anayasa yapmam' dedim.” Bu cümle, sadece bir tepki değil; aynı zamanda Erdoğan’ın yeniden adaylık sürecinin en kritik eşiğini ifşa ediyor. Anayasa değişikliği olmadan üçüncü kez adaylık mümkün değil. Ve Erdoğan bu değişikliği gerçekleştirmek için çok katmanlı, çok aktörlü bir siyasal senaryo işletiyor. Sürecin Gizli Ayakları: DEM ve CHP Operasyonları Erdoğan'ın kurduğu bu kısa vadeli strateji, sadece anayasa ile sınırlı değil. Aynı zamanda DEM Parti ve CHP’ye yönelik paralel müdahalelerle şekilleniyor. Abdullah Öcalan süreci ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden CHP’ye dönmesi yönünde artan söylemler, bu planın birbirini tamamlayan parçaları. bu gelişmeler erdoğanın kılıçdaroğlunu sevdiğinden değil CHP yi dizayn planı içindir. Her iki gelişme de aynı merkezi akıl tarafından yönlendirilen, ileride birleştirilecek bir sürecin farklı ayakları. Bir yandan DEM Parti’ye yakın isimlerle temas kurularak partide kırılma yaratılmak istenirken, diğer yandan CHP içinde Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu gibi figürler dışarı itilmeye çalışılıyor. Kılıçdaroğlu’nun yeniden vitrine çıkarılması ise, özellikle İmamoğlu’nu etkisizleştirme amacı taşıyor. Demirtaş ve İmamoğlu: Erdoğan İçin Mutlak Tehdit Cumhurbaşkanı Erdoğan için iki figür ciddi risk taşıyor: Selahattin Demirtaş ve Ekrem İmamoğlu. Her ikisi de geniş bir halk desteğine sahip, dinamik, genç ve Erdoğan karşısında güçlü bir alternatif profili çiziyor. Bu nedenle Erdoğan, bu iki ismin önünü açacak hiçbir gelişmeye izin vermiyor. Ancak buradaki strateji son derece ince hesaplara dayanıyor. Erdoğan, önce anayasa değişikliğini geçirip adaylığını garanti altına almak istiyor. Aday olup yeniden seçildikten sonra, uluslararası baskıyı da azaltmak amacıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına atıfla bazı adımların atılmasına “izin verebilir.” Yani Demirtaş’ın serbest kalması ya da İmamoğlu hakkındaki davaların hafiflemesi, Erdoğan’ın işine gelmeye başladığı noktada gerçekleşebilir. O da sadece ve sadece yeniden seçildikten sonra. Bu adımların gerekçesi olarak ise “AİHM kararlarını uyguluyoruz” söylemi kullanılacak. Böylece hem Batı’ya mesaj verilmiş olacak hem de iç kamuoyunda “hukukun üstünlüğü” algısı yaratılacak. Büyük Resim: Erdoğan İçin Alan Açma Operasyonu Kılıçdaroğlu’nun yeniden sahneye çıkarılması, Demirtaş’ın hâlâ cezaevinde tutulması, İmamoğlu’nun sistem dışına itilmesi… Hepsi tek bir hedefe odaklı: Erdoğan’a alan açmak, anayasa değişikliğini mümkün kılmak ve 2028 seçimlerinde güçlü rakiplerin önünü tıkamak. Bu planın başarıya ulaşması halinde, Türkiye siyasetinde kartlar tamamen yeniden dağıtılabilir.