Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Muhammet karasu
Köşe Yazarı
Muhammet karasu
 

Silahların Sustuğu Bir Bahar mı, Yoksa Yeni Bir Hesaplaşmanın Arefesi mi?

PKK'nin silah bırakma ve kendini feshetme kararı, Türkiye ve Ortadoğu coğrafyası için umut vadeden bir dönemin kapısını araladı. Silah seslerinin susması, on yıllardır süregelen çatışmaların gölgesinde yaşayan halklar için tarifsiz bir nefes alma anı oldu. Ancak, iktidar ve yandaş çevrelerden yükselen ilk yankılar, bu tarihi gelişmenin ardındaki niyetlere dair ciddi soru işaretleri doğuruyor. Görünen o ki, bu yeni süreç sadece akan kanın durdurulması gibi insani bir temele dayanmıyor. Esat sonrası Suriye ve geniş Ortadoğu coğrafyasının ABD eksenli yeni bir düzene evrileceği öngörülürken, Ankara'nın bu yeniden yapılanmada kendine stratejik bir yer edinme çabası belirginleşiyor. Dış politikadaki bu hamlenin iç siyasetteki yansıması ise daha karmaşık bir tablo çiziyor. İktidarın, yeni bir Anayasa söylemi üzerinden Kürt hareketini kendi yanına çekerek muhalefet cephesini bölme ve böylece mevcut rejimin ömrünü uzatma, nihayetinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir kez daha başkanlık koltuğuna oturmasının zeminini hazırlama amacı taşıdığı anlaşılıyor. Yandaş medya ve kalemler, bu gelişmeleri bir "bahar rüzgarı" olarak lanse ederken, dış politikada "yeni Osmanlıcılık" hayallerini yeniden ısıtıyorlar. İçeride ise "milli ve yerli ittifak" söylemiyle siyasi dengelerin kökten değişeceği iddiası dillendiriliyor. Oysa gerçek ve kalıcı bir barışın tesisi, demokrasinin güçlenmesi, ancak ve ancak ülkedeki tüm krizlerin kaynağı olarak gösterilen sarayın, ortak paydada muhalefetle birlikte hareket etmesiyle mümkün olabilir. Aksi takdirde, bu umut verici başlangıç, tıpkı geçmişteki açılım süreçlerinde olduğu gibi derin bir hayal kırıklığıyla sonuçlanmaya mahkum kalacaktır. Unutulmamalıdır ki, silahların susması sadece bir başlangıçtır. Gerçek barış, adalet, eşitlik ve karşılıklı güvenin tesis edildiği bir zeminde yeşerebilir. Eğer iktidar, bu tarihi fırsatı sadece kendi siyasi hedefleri doğrultusunda bir araç olarak görürse, akan kanın durması dahi kalıcı bir huzur getirmeyecektir. Türkiye'nin geleceği, bu hassas süreçte atılacak samimi ve kapsayıcı adımlara bağlıdır. Aksi takdirde, bahar rüzgarı sandığımız bu esinti, yerini yeni ve daha derin siyasi fırtınalara bırakabilir.
Ekleme Tarihi: 13 May 2025 - Tuesday

Silahların Sustuğu Bir Bahar mı, Yoksa Yeni Bir Hesaplaşmanın Arefesi mi?

PKK'nin silah bırakma ve kendini feshetme kararı, Türkiye ve Ortadoğu coğrafyası için umut vadeden bir dönemin kapısını araladı. Silah seslerinin susması, on yıllardır süregelen çatışmaların gölgesinde yaşayan halklar için tarifsiz bir nefes alma anı oldu. Ancak, iktidar ve yandaş çevrelerden yükselen ilk yankılar, bu tarihi gelişmenin ardındaki niyetlere dair ciddi soru işaretleri doğuruyor.

Görünen o ki, bu yeni süreç sadece akan kanın durdurulması gibi insani bir temele dayanmıyor. Esat sonrası Suriye ve geniş Ortadoğu coğrafyasının ABD eksenli yeni bir düzene evrileceği öngörülürken, Ankara'nın bu yeniden yapılanmada kendine stratejik bir yer edinme çabası belirginleşiyor. Dış politikadaki bu hamlenin iç siyasetteki yansıması ise daha karmaşık bir tablo çiziyor. İktidarın, yeni bir Anayasa söylemi üzerinden Kürt hareketini kendi yanına çekerek muhalefet cephesini bölme ve böylece mevcut rejimin ömrünü uzatma, nihayetinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir kez daha başkanlık koltuğuna oturmasının zeminini hazırlama amacı taşıdığı anlaşılıyor.

Yandaş medya ve kalemler, bu gelişmeleri bir "bahar rüzgarı" olarak lanse ederken, dış politikada "yeni Osmanlıcılık" hayallerini yeniden ısıtıyorlar. İçeride ise "milli ve yerli ittifak" söylemiyle siyasi dengelerin kökten değişeceği iddiası dillendiriliyor. Oysa gerçek ve kalıcı bir barışın tesisi, demokrasinin güçlenmesi, ancak ve ancak ülkedeki tüm krizlerin kaynağı olarak gösterilen sarayın, ortak paydada muhalefetle birlikte hareket etmesiyle mümkün olabilir. Aksi takdirde, bu umut verici başlangıç, tıpkı geçmişteki açılım süreçlerinde olduğu gibi derin bir hayal kırıklığıyla sonuçlanmaya mahkum kalacaktır.

Unutulmamalıdır ki, silahların susması sadece bir başlangıçtır. Gerçek barış, adalet, eşitlik ve karşılıklı güvenin tesis edildiği bir zeminde yeşerebilir. Eğer iktidar, bu tarihi fırsatı sadece kendi siyasi hedefleri doğrultusunda bir araç olarak görürse, akan kanın durması dahi kalıcı bir huzur getirmeyecektir. Türkiye'nin geleceği, bu hassas süreçte atılacak samimi ve kapsayıcı adımlara bağlıdır. Aksi takdirde, bahar rüzgarı sandığımız bu esinti, yerini yeni ve daha derin siyasi fırtınalara bırakabilir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve medyakorkusuz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami sohbetler omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat