Son dönemde BİR BAKINIZ BİR TUHAFLIK YOKMU!..
Akıl tutulmasının sınırlarını zorlayan bir coşku seliyle karşı karşıyayız.
Her şeye sevinmek ne kelime, adeta bayram ediyoruz.
Hem de önünü arkasını düşünmeden, yarını hesaba katmadan.
Tuhaf bir durum, değil mi?
Belki de sosyolojik ve psikolojik bir vaka olarak incelenmeli, zira ihanetin yeni yüzü, bu kör sevinçlerin ardında gizleniyor.
İsterseniz birkaç örnekle bu trajikomik tabloyu gözler önüne serelim.
Halep düşerken sevinç çığlıkları attık, Şam düşerken bayram yaptık.
Resmi gazetemizde HTŞ için "terör örgütü" deniyor, ama biz her şeyi unuttuk.
Sevindik de sevindik, havai fişekler patlatanlar bile oldu.
Peki sonra ne oldu? İsrail Suriye'ye girdi,
Gazze'den daha fazla yeri işgal etti, tarihinin en büyük hava harekâtını gerçekleştirdi.
Suriye'nin tüm askeri tesislerini vurdu.
Ama HTŞ'den hiç ses çıkmadı. GARİP!
Esad devrildi, esas kazanan İsrail, ABD ve İngiltere oldu.
Güneyimizde yaşanan kaos, Türkiye için de güvenlik sorunu. Şimdi durumu düzeltmek için kıvranıyoruz.
Bunca sevinç, bunca kutlama... Neyin nesiydi?
ABD Başkanı Trump, Erdoğan'la ilgili bir iki söz söylüyor: "Dostum Erdoğan."
Bazıları mutluluktan uçuyor. Adam Rahip Brunson olayını nasıl çözdüğünü anımsatıyor, yine seviniyorlar.
O günleri ne çabuk unuttuk?
Trump açıkça tehdit etmedi mi? "Rahibi bırakın, yoksa ekonominizi çökertirim" demedi mi?
Ya yazdığı, sonra da duvarına astığı mektup...
Hangi dostluğa sığar?
Biz nasıl bu hale geldik?
Trump Şara ile görüşüyor, "İsrail'le anlaş" diye şart koşuyor.
Buna da sevinenler var. Bu işte bir gariplik yok mu?
Kör Sevinçlerin Bedeli:
Sonunu düşünmeden hareket ediyoruz. Niye bu kadar "sevindirik" olduk?
Çok mu ihtiyacımız var?
Yarının hiç mi önemi yok?
Irak'ı, Libya'yı, Suriye'yi daha yeni yaşadık.
Saddam, Kaddafi, Esad devrildi diye sevinenler...Şimdi mumla arıyorlar.
Emperyalizm nereye mutluluk getirdi ki! Bu sevinç çığlıkları Kendi kuyumuzu kazdığımızın, yarınlarımızı ipotek ettiğimizin farkında mıyız?