Denildiği gibi…Yaşam, bir madalyon gibidir:
Bir yüzü parlar, öteki karanlıktır.
Kimi, sadece fotoğraf karelerinde görünür.
Eylemden korkar ama flaştan hoşlanır.
Meydanlara adım atmaz, ama sosyal medyada “devrimci” kesilir.
Slogan ezberler, eylem unutur.
Partisini zerre kadar düşünmez iftiralarla seçileni karalar
Genelde Açılan davalar, Yerelde iftiralar atarak
İktidarın avuçlarını ovuşturması için elinden geleni yapar.
KİMİSİDE
Kimi ise alan alan, eylem eylem memleketi dolaşır.
Baskıya, tehdide, tutuklamaya aldırmaz.
Çünkü bilir: Hakikatin bedeli, konforla ödenmez.
Ama toplumun bir kısmı hâlâ o parlatılmış fotoğraflara inanır.
Gerçeği değil, vitrini sever.
Sahici olana değil, rol yapana alkış tutar.
Ve o “şarlatanlar” da bilir bunu.
Oynarlar.
Gülerler.
Cebini doldururlar.
Çünkü onların tek derdi bellidir:
Heybedir.
Kısacası:
Memleketin sırtına binip halkın inancını sömürürler.
Bir yandan “dava” derler, öte yandan kasayı hesaplarlar.
VATANDAŞ KIZGIN PARTİLİ KIZGIN
Yaşananlara da, yaşatılanlara da.
Çünkü utanmazlık artık meziyet sayılıyor bu düzende.
Ar kalmadı, yüz kalmadı.
Dönüp aynaya baksalar görecekler aslında:
Kişiliksiz olduklarını.
Partiyi, mücadeleyi, inancı çürüttüklerini.
Davasını değil, çıkarını koruduklarını.
Ama görmeye niyetleri yok.
Çünkü aynaya bakmak cesaret ister.
O cesaret onlarda hiç olmadı.
O yüzden dün yenildiler.
Gün'de yenildiler.
Yarın da yenilecekler.
Ve biz, yine de yazmaya devam edeceğiz.
Çünkü hakikat susmaz