Muhammet karasu
Köşe Yazarı
Muhammet karasu
 

Lider Gider, Lumpen Kalır

Sandıklar kapandı. Kimi üzüldü, kimi sevindi, kimi de "ne yapsam da bu sonuçları astrolojiye bağlasam" diye düşündü. Ancak asıl mesele başka: Giden gitse de, kalan hep aynı. Çünkü Türkiye’de sorun bir kişiden ibaret değil. Mesele o kişiyi seçenlerin, alkışlayanların, her “çak” deyişini kutsal metin gibi dinleyenlerin ta kendisi. Evet, sevgili okur, bahsettiğimiz halk. Ama öyle “bütün halk” değil, bir tür hibrit versiyon: Köyden kopmuş ama şehre tutunamamış, gelenekle bağını yitirmiş ama her cuma namazına giden, arabeskle ruhunu yoğurmuş, apartmanların tepesinde demir filizleriyle medeniyeti kovalayan bir kitle. Bu kitle öyle enteresan ki, hem “yerli ve milli” hem de her yerden ithal. İthal müzik, ithal diziler, ithal öfke... Ama yerli cehalet, yerli bağırış, yerli lümpenlik. Bir yandan “Batı bizi kıskanıyor” derken, diğer yandan Batı'nın market sepetine özenen bir çelişkiler yumağı. Bu kitle önce arabeskle sahne aldı. “Gidenin ardından ağlamam, başkasına yanamam” nidalarıyla kültürel devrim yaptı. Türküleri unuttu, çünkü türkü sabır isterdi. Yerine geçti vokal desteğiyle bağıran, tiz notalarda insanın sinir sistemine format atan müzikler. Bir milletin ruh hali, Spotify listelerinde gizlidir derler ya, bizde "Acıların Çocuğu 2025" hâlâ en çok dinlenenler arasında. Mimari mi? Beton ve demir filizi. Her bina, bir varoluş krizi. Ne estetik, ne işlevsellik, ne şehircilik. Sanki her yapı “Yıkılsam da seni üzmem” diyor. Lüks sitelerin dibinde lağım kokan dereler var ama kimse rahatsız değil. Çünkü lağım kokusu, artık alışılmış bir “medeniyet çeşnisi” gibi. Siyaset bu kitlenin oyun sahası. Liderin kim olduğunun önemi yok. Yeter ki “bizden biri” olsun. Ağzı laf yapsın, muhalifi dövsün, kürsüde gürlesin. Sonrası önemli değil. Yolsuzluk mu? Olsa bile “hepsi yapıyor.” Skandal mı? “Dış güçler kışkırttı.” Suç mu? “Ama cami yaptırıyorlar.” Bu bir siyasal tercih değil; bu bir yaşam tarzı. Adı da kondu: Örgütlü cehalet. Sosyal medya sayesinde her gün beslenen, her paylaşımda büyüyen, her yorumda azıcık daha genişleyen bir dip dalga. Bilgi değil, inanç esas. Argüman değil, slogan kıymetli. Peki umut var mı? Olmaz mı! Türkiye’de en bol şey umuttur. Her şey çökerken umut yükselir. Çünkü biz millet olarak "inşallah" kültürüyüz. Şantiyemiz umut, mimarımız kader, müteahhidimiz Allah emanettir. Ama bir gün olur da aydınlar birleşirse, ortak değerlerde buluşursa, kim bilir… Belki de bu topraklarda yine türkü söylenir. Hem de otantik olanından. Ama o güne kadar, lumpen kültür bizi sarmaya, arabesk ruh hali politikaya yön vermeye, lağım kokusu ise yaşamın fon müziği olmaya devam edecek. Çünkü burada lider değişir, sistem değişir, ama “kitle” yerinde durur. O yüzden sloganımız belli: “Lider gider, lumpen kalır.”
Ekleme Tarihi: 16 Eylül 2025 -Salı

Lider Gider, Lumpen Kalır

Sandıklar kapandı. Kimi üzüldü, kimi sevindi, kimi de "ne yapsam da bu sonuçları astrolojiye bağlasam" diye düşündü. Ancak asıl mesele başka: Giden gitse de, kalan hep aynı. Çünkü Türkiye’de sorun bir kişiden ibaret değil. Mesele o kişiyi seçenlerin, alkışlayanların, her “çak” deyişini kutsal metin gibi dinleyenlerin ta kendisi.

Evet, sevgili okur, bahsettiğimiz halk. Ama öyle “bütün halk” değil, bir tür hibrit versiyon: Köyden kopmuş ama şehre tutunamamış, gelenekle bağını yitirmiş ama her cuma namazına giden, arabeskle ruhunu yoğurmuş, apartmanların tepesinde demir filizleriyle medeniyeti kovalayan bir kitle.

Bu kitle öyle enteresan ki, hem “yerli ve milli” hem de her yerden ithal. İthal müzik, ithal diziler, ithal öfke... Ama yerli cehalet, yerli bağırış, yerli lümpenlik. Bir yandan “Batı bizi kıskanıyor” derken, diğer yandan Batı'nın market sepetine özenen bir çelişkiler yumağı.

Bu kitle önce arabeskle sahne aldı. “Gidenin ardından ağlamam, başkasına yanamam” nidalarıyla kültürel devrim yaptı. Türküleri unuttu, çünkü türkü sabır isterdi. Yerine geçti vokal desteğiyle bağıran, tiz notalarda insanın sinir sistemine format atan müzikler. Bir milletin ruh hali, Spotify listelerinde gizlidir derler ya, bizde "Acıların Çocuğu 2025" hâlâ en çok dinlenenler arasında.

Mimari mi? Beton ve demir filizi. Her bina, bir varoluş krizi. Ne estetik, ne işlevsellik, ne şehircilik. Sanki her yapı “Yıkılsam da seni üzmem” diyor. Lüks sitelerin dibinde lağım kokan dereler var ama kimse rahatsız değil. Çünkü lağım kokusu, artık alışılmış bir “medeniyet çeşnisi” gibi.

Siyaset bu kitlenin oyun sahası. Liderin kim olduğunun önemi yok. Yeter ki “bizden biri” olsun. Ağzı laf yapsın, muhalifi dövsün, kürsüde gürlesin. Sonrası önemli değil. Yolsuzluk mu? Olsa bile “hepsi yapıyor.” Skandal mı? “Dış güçler kışkırttı.” Suç mu? “Ama cami yaptırıyorlar.”

Bu bir siyasal tercih değil; bu bir yaşam tarzı. Adı da kondu: Örgütlü cehalet. Sosyal medya sayesinde her gün beslenen, her paylaşımda büyüyen, her yorumda azıcık daha genişleyen bir dip dalga. Bilgi değil, inanç esas. Argüman değil, slogan kıymetli.

Peki umut var mı? Olmaz mı! Türkiye’de en bol şey umuttur. Her şey çökerken umut yükselir. Çünkü biz millet olarak "inşallah" kültürüyüz. Şantiyemiz umut, mimarımız kader, müteahhidimiz Allah emanettir. Ama bir gün olur da aydınlar birleşirse, ortak değerlerde buluşursa, kim bilir… Belki de bu topraklarda yine türkü söylenir. Hem de otantik olanından.

Ama o güne kadar, lumpen kültür bizi sarmaya, arabesk ruh hali politikaya yön vermeye, lağım kokusu ise yaşamın fon müziği olmaya devam edecek. Çünkü burada lider değişir, sistem değişir, ama “kitle” yerinde durur. O yüzden sloganımız belli:

“Lider gider, lumpen kalır.”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve medyakorkusuz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
İsmail Hakkı Karasu
(16.09.2025 15:27 - #211)
Aynen öyle
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve medyakorkusuz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami sohbetler omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat