Cumhuriyet Halk Partisi öyle her önüne gelenin “ben buraya yerleşiyorum” diyeceği sıradan bir apartman dairesi değildir. Burası Cumhuriyet’in kurucu partisidir. Tapusu millettedir, anahtarı delegededir. O kapıdan girmenin tek yolu vardır: Sandık.
Ama bakıyorum, Kemal Kılıçdaroğlu kapıya dayanmış, “Ben geldim, eve geri dönüyorum” diyor. Kusura bakma Bay Kiracı, o defter kapandı! Çilingir çağırsan da fayda etmez, çünkü anahtar artık sende değil. Anahtar üyelerde, delegelerde.
Belki 15 Temmuz’da,
pardon
15 Eylül’de “kayyum” olarak geleceksin.
Kayyum Gürsel Tekin’in o binadan neden çıkmadığı da belli: Çünkü o binayı yeniden il başkanlığı olarak ilan edeceğini çok iyi biliyor. Ama şunu unutma: O bina sana bir süreliğine kapı açsa da, seçimde o kapıdan çıkıp gideceksin. Çünkü sandık öyle bir hesap sorar ki, seni AKP’nin gölgesi bile koruyamaz.
Delegeler ne yapacak biliyor musun? İlk seçimde öyle bir tokat indirecek ki siyasetin hafızasına “sandığın tokadı” diye yazılacak. Kapıya yanaştığında, “Buyur kardeşim, yol orası” deyip seni kapının önüne bırakacaklar.
Sokağın diliyle söyleyeyim: Valizini kapının önüne koymuşsun ama o valizle bu mahallede oturamazsın. Delegeler sana “hadi hemşerim, yolun açık olsun” deyip kaldırımı gösterecek. Çünkü bu apartmanda kaçak kiracıya yer yok!
Ve unutma:
Bu evin adı Cumhuriyet Halk Partisi.
Evin sahibi halktır, sen değil.
Sandık günü geldiğinde herkes görecek: CHP’nin kapısı sana değil, sadece geleceğe açılacak.