Türkiye siyasetinde takvimler sadece resmi kurumların değil, aynı zamanda “işbirlikçi akılların” da kontrolünde. Malum, CHP’nin tüm seçim iptalleri nedense Eylül ayına denk getiriliyor.
Tesadüf mü? Elbette değil!
Neden mi? Çünkü CHP’de delege seçimleri tam da Eylül’de biter, ilçe kongreleri başlar. Yani parti içi dengelerin en kritik dönemidir. İşte tam bu sırada “AKP ile gönül bağı kurmuş işbirlikçi tayfa” devreye girer.
Senaryonun özeti şöyle:
Delegelerden istediklerini çıkaramayan, kaybedeceğini anlayan AKP destekli ekip, hemen kankilerine koşar.
Kim bu kankiler? AKP!
Yargı eliyle CHP’nin kapısına kilit vurulmaz belki ama “denge” adı altında düpedüz operasyon yapılır.
Eylül ayına denk gelen bu mahkemeler aslında bir “siyasi mühendislik takvimi”dir.
Amaç çok basit:
CHP’yi içeriden parçalamak, bölüp küçültmek, AKP’nin önünü açmak.
Buradaki ironiyi görmek zor değil: Demokrasi, sandık, delege yarışı, kongreler...
Hepsi bir yana,
Delege seçimlerini kaybeden Akp yandaşları,
Asıl belirleyici olan “Eylül mahkemeleri”.gözüyle bakıyorlar.
CHP’nin kaderi, parti üyelerinin iradesinden çok, AKP ile dirsek temasında olanların planlarına bırakılıyor.
Sonuç?
CHP, kendi içindeki işbirlikçiler eliyle yargı sopasına mahkûm edilirse,
Kazananı mahkemeler değil, Halk belirler.
Ama unutmamak gerek:
CHP’yi seçimlerde yenemeyenler, CHP’yi mahkeme salonlarında diz çöktürmeye çalışıyor. Fakat tarih gösteriyor ki, “yargı oyunları” hiçbir zaman millet iradesinin önüne geçemedi.