Muhammet karasu
Köşe Yazarı
Muhammet karasu
 

BURSA'DA AKILA DEVRİM ŞART! KÜRESEL VAMPİRLER

Bir şehir düşünün: Uludağ’ın eteklerinde doğan sularıyla övünen, yeşilin başkenti denilen, adı “Yeşil Bursa” olan bir şehir… Ama bugün o yeşil, plastik şişelere hapsolmuş; o su, tankerlerde, damacanalarda kilometrelerce öteye taşınıyor. Arabistan’ın barajları dolarken, Bursa’nın kaynakları kuruyor. Çöller yeşeriyor, ama Uludağ’ın yamaçları susuzluktan inliyor. Suyu da, vicdanı da sömürüyorlar Bursa’da 30’a yakın su firması yeraltı kaynaklarını yağmalıyor. Dağların iliğini, toprağın damarını çekip plastik şişelere dolduruyorlar. Üstelik bu yetmezmiş gibi, binlerce sanayi kuruluşu yerin 400-500 metre altına kadar inip derin kuyulardan su çekiyor. Yani sadece suyu değil, Bursa’nın geleceğini de emiyorlar. Villalar, siteler, havuzlar… Her biri kendi mavi cennetini yaratırken, çevresindeki köyün çeşmesi kuruyor. Birinin çocukları havuza atlıyor, diğerinin köyünde inekler susuzluktan telef oluyor. Ama suçlu kim biliyor musunuz? Dişini fırçalarken musluğu kapatmayan vatandaş! İki dakika fazla duş alan genç! Utanmadan “israf ediyorsun” diyorlar. Halbuki israfın babası da, anası da o dev şirketlerin ta kendisi! Küresel vampirler, yerel kuklalar Küresel su tekelleri, yerel işbirlikçileriyle el ele vermiş, suyu altından daha değerli hale getiriyor. “Temiz su hakkı” artık bir insan hakkı değil, bir ticaret kalemi. Ve bu ticaretin faturası hep aynı kesime yazılıyor: halka. Suyu çeken de onlar, satıp zengin olan da onlar, ama yağmur yağmadığında “duşunu kısa tut” diye nasihat eden yine onlar. Sermaye sınıfı öyle ustaca manipüle ediyor ki, halk kendini suçlu sanıyor. Sistemin kölesi haline gelen insan, suyu değil, aklını kaybediyor. Bugün sokakta gördüğümüz insanlar; okumayan, sorgulamayan, reklamlarda gördüğü “mutlu hayat”a inanan, “Benim evim var, arabam var” diyerek köleliğini süsleyen kitleler... Kendini özgür sanıyor. Halbuki özgürlüğün tanımını çoktan başkaları yapmış: Tüket, sus, itaat et! Sistemin dişlileri arasında sıkışmış bu insanlar, ne toprağı koruyabiliyor, ne suyu. Çünkü ellerinde ne bilgi var, ne de irade. Bilinç, en pahalı meta haline geldi. O yüzden artık su değil, akıl devrimi şart! Son söz: Devrim musluktan başlamalı Bu yozlaşmış düzenin musluğunu kapatmanın zamanı geldi. Suyu değil, sömürüyü kapatacağız. Musluktan değil, sistemden damlayan zehri keseceğiz. Çünkü Bursa’nın suyu satılık değil, emanettir! Ve emanete ihanet edenler kim olursa olsun, halkın vicdanında boğulacaktır.
Ekleme Tarihi: 17 Ekim 2025 -Cuma

BURSA'DA AKILA DEVRİM ŞART! KÜRESEL VAMPİRLER

Bir şehir düşünün:
Uludağ’ın eteklerinde doğan sularıyla övünen, yeşilin başkenti denilen, adı “Yeşil Bursa” olan bir şehir…
Ama bugün o yeşil, plastik şişelere hapsolmuş; o su, tankerlerde, damacanalarda kilometrelerce öteye taşınıyor.
Arabistan’ın barajları dolarken, Bursa’nın kaynakları kuruyor.
Çöller yeşeriyor, ama Uludağ’ın yamaçları susuzluktan inliyor.

Suyu da, vicdanı da sömürüyorlar

Bursa’da 30’a yakın su firması yeraltı kaynaklarını yağmalıyor.
Dağların iliğini, toprağın damarını çekip plastik şişelere dolduruyorlar.
Üstelik bu yetmezmiş gibi, binlerce sanayi kuruluşu yerin 400-500 metre altına kadar inip derin kuyulardan su çekiyor.
Yani sadece suyu değil, Bursa’nın geleceğini de emiyorlar.

Villalar, siteler, havuzlar…
Her biri kendi mavi cennetini yaratırken, çevresindeki köyün çeşmesi kuruyor.
Birinin çocukları havuza atlıyor, diğerinin köyünde inekler susuzluktan telef oluyor.
Ama suçlu kim biliyor musunuz?
Dişini fırçalarken musluğu kapatmayan vatandaş!
İki dakika fazla duş alan genç!
Utanmadan “israf ediyorsun” diyorlar.
Halbuki israfın babası da, anası da o dev şirketlerin ta kendisi!

Küresel vampirler, yerel kuklalar

Küresel su tekelleri, yerel işbirlikçileriyle el ele vermiş, suyu altından daha değerli hale getiriyor.
“Temiz su hakkı” artık bir insan hakkı değil, bir ticaret kalemi.
Ve bu ticaretin faturası hep aynı kesime yazılıyor: halka.

Suyu çeken de onlar, satıp zengin olan da onlar,
ama yağmur yağmadığında “duşunu kısa tut” diye nasihat eden yine onlar.
Sermaye sınıfı öyle ustaca manipüle ediyor ki, halk kendini suçlu sanıyor.
Sistemin kölesi haline gelen insan, suyu değil, aklını kaybediyor.

Bugün sokakta gördüğümüz insanlar;
okumayan, sorgulamayan, reklamlarda gördüğü “mutlu hayat”a inanan,
“Benim evim var, arabam var” diyerek köleliğini süsleyen kitleler...
Kendini özgür sanıyor.
Halbuki özgürlüğün tanımını çoktan başkaları yapmış:
Tüket, sus, itaat et!

Sistemin dişlileri arasında sıkışmış bu insanlar,
ne toprağı koruyabiliyor, ne suyu.
Çünkü ellerinde ne bilgi var, ne de irade.
Bilinç, en pahalı meta haline geldi.
O yüzden artık su değil, akıl devrimi şart!

Son söz: Devrim musluktan başlamalı

Bu yozlaşmış düzenin musluğunu kapatmanın zamanı geldi.
Suyu değil, sömürüyü kapatacağız.
Musluktan değil, sistemden damlayan zehri keseceğiz.
Çünkü Bursa’nın suyu satılık değil, emanettir!
Ve emanete ihanet edenler kim olursa olsun, halkın vicdanında boğulacaktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve medyakorkusuz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami sohbetler omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat