Başkan Bozbey'den Doğancı Barajı'nda önemli açıklamalarda bulundu

Bursa 20.10.2025 - 11:12, Güncelleme: 20.10.2025 - 11:12
 

Başkan Bozbey'den Doğancı Barajı'nda önemli açıklamalarda bulundu

Başkan Bozbey'den Doğancı Barajı'nda önemli açıklamalarda bulundu
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kentte yaşanan su kesintileri, belediyenin su kıtlığına yönelik aldığı önlemler ve barajlardaki son duruma ilişkin açıklamalarda bulunuyor. Başkan Bozbey'in açıklamalarından satır başları şöyle: "Barajlardaki durum suyumuzun tükendiği anlamına asla gelmiyor; bunun özellikle bilinmesini istiyorum. Hiç kimse endişelenmesin. Belirlenen, özellikle DSİ'nin önerdiği kotun altındaki su da kullanılabilir sudur aslında ve ihtiyaca göre bu su sistemimize dahil ediliyor. Ancak DSİ diyor ki: 'Bu kot sizin sıfır kotunuzdur, yani su alma kotunuz buraya kadardır.' Alttaki kot ise rezerv kotudur, öyle diyeyim. Bu süreçte Bursa'ya günlük ortalama 430.000 metreküp su veriyoruz. Bu suyun 90.000 metreküpü ise kuraklığı getireceği öngörülen bugünler düşünülerek Çınarcık Barajı bypass hattından sağlanmaktadır. Biz Çınarcık Barajı'ndan günlük 100.000 metreküp su almayı planlamıştık; ancak geçiş yolu nedeniyle bu miktar azalarak 90.000 metreküp seviyesinde gerçekleşiyor. Bunun yanında 175.000 metreküp suyu yeraltı sularından, 35.000 metreküp suyu ise kaynak sularımızdan temin ediyoruz. Yani, ihtiyacımızın yaklaşık %70'ine denk gelen 300.000 metreküp suyu alternatif kaynaklardan sağlıyoruz. Ayrıca ilave tedbirlerle, Nilüfer Barajı'ndan pompalar aracılığıyla günde yaklaşık 25.000 metreküp suyu Doğancı Barajı'na aktarıyoruz. Doğancı Barajı'na günlük 25.000 metreküp su pompalarla basılıyor; bunun üzerine, cazibe yoluyla gelen su da ekleniyor. Baraj kotunun altında kalan 8.000 metreküplük suyu da pompalar sayesinde sisteme dahil ediyoruz. Bu çalışmalar, arkadaşlarımızın teknik hazırlıkları sayesinde, bugün yaşadığımız kuraklık riskini öngördükleri dönemde planlandı. Bursa Büyükşehir Belediyesi ve BUSKİ olarak, akılcı planlama ve yerinde önlemlerle su teminini sürdürüyoruz. Ancak bu tablo bizi rehavete değil, sorumluluğa çağırıyor; çünkü iklim krizi ve kuraklık artık kapımızda değil, hayatımızın tam ortasında. Bakanlığımızın da açıkladığı gibi, Türkiye son 52 yılın en büyük kuraklığını yaşıyor. Dünyada da durum farklı değil; küresel ölçekte tüm ülkeler kuraklığı konuşuyor. Bu sorunlar artık sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın ortak mücadele alanı haline gelmiştir. Dünya Meteoroloji Örgütü yaklaşık bir ay önce yaptığı açıklamada, 2050 yılında ulaşılması beklenen sıcaklık seviyesine 2025 yılı itibarıyla erişildiğini duyurdu ve tüm ülkelerin bu durumu dikkatle takip etmesi gerektiğini vurguladı. Yani, 25 yıl sonrasına ait olacağı öngörülen sıcaklık değerlerini bugün yaşıyoruz. Geleceğin tehlikesi olarak beklenen iklim koşulları, artık bugünün gerçeği haline gelmiştir. Son 17 yılın yağış grafiği de bu tabloyu açık bir şekilde ortaya koyuyor. 2010 yılında maksimum seviyeye ulaşan yağış miktarı, 2011'de ciddi bir düşüş göstermiş; ardından yıllar içinde giderek azalmış ve 2025 itibarıyla neredeyse taban seviyesine inmiştir. Bu veriler, iklim değişikliğinin etkilerini artık çok net bir biçimde hissettiğimizin göstergesidir. Değerli Bursalılar, bugün yaşadığımız sıkıntı bir günde, bir ayda ya da bir yılda ortaya çıkmadı. Bu tablo, yılların ihmali sonucunda oluştu. Bugün yaşadığımız su sorunu; bilim insanlarının 'kuraklık kapıda, önlem alın' çağrılarına kulak asmayan, altyapıya yeterli yatırımı yapmayan, Bursa'nın geleceğini umursamayan, günü kurtarmaktan ötesini düşünmeyen ve projeleri kâğıt üzerinde bırakıp uygulamaya geçirmeyen önceki yönetimlerin eseridir. Şimdi herkes "Neden sular kesiliyor?" diye soruyor. Cevap aslında çok açık: Çünkü önceki yönetimler, 20 yıldır bilim insanlarının önerileri doğrultusunda gerekli yatırımları yapmadı, gerekli önlemleri almadı. Değerli hemşehrilerim, koskoca 20 yıldan, neredeyse bir çeyrek asırdan söz ediyoruz! "Bursa su kentidir, bize bir şey olmaz." anlayışıyla büyük bir vurdumduymazlık gösterildi ve sonuçta Bursa, asla yaşamaması gereken bir susuzluk gerçeğiyle yüz yüze bırakıldı. İsale hatları, yıllardır tamamlanmadı. Görevli kurum yöneticileri, tüm uyarılara rağmen gerekli adımları atmadı. Yıllardır beklenen Çınarcık Barajı isale hattı da aynı ihmalkâr anlayış yüzünden yapılmadı, yapılamadı. Bugün bu konularda konuşmaya ne yüzleri var, ne de hakları. Çünkü Bursa'nın suyla, doğayla ve gelecekle imtihanı, onların ihmaliyle bu noktaya geldi. Son 30 yılda neden bu çalışmaların yapılmadığı yönünde eleştirilerde bulunanlara, kendi sözlerini hatırlatmak istiyorum. Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı, Ocak 2021'de yaptığı açıklamada aynen şöyle demişti: '2023 yılında Çınarcık Barajı suyunun şehrimize taşınmasıyla birlikte, inşallah 2050 yılına kadar herhangi bir sıkıntı yaşamayacağız.' Ancak soruyorum: 2023'te gelmesi gereken su nerede? Gören var mı? Bu açıklamayı bugün hâlâ Büyükşehir Belediyemizin resmî web sitesinde bulabilirsiniz. Yani o dönemde tüm planlar, bu hattın 2023 yılında devreye girmesi üzerine kurulmuştu. Peki, ne oldu da bu hat 2023'te devreye girmedi? Bugün burada, geçmiş yıllarda DSİ ile yapılan yazışmaları ve hazırlanan protokolleri de sizlerle paylaşacağım. Biz göreve geldiğimizde, durum ne yazık ki ortadaydı: Hafriyat bile yapılmamıştı. Sadece şantiye binaları vardı. Burada bahsettiğim, arıtma tesisi projesidir. Protokollerle ilgili olarak şunu da belirtmek isterim: 2022 yılında Çınarcık Barajı ile ilgili hazırlıklar tamamlanmıştı. Bu süreçte emeği geçen, katkı sunan herkese teşekkür ediyorum. Çünkü hem Nilüfer Barajı'nın hem de Doğancı Barajı'nın havzaları oldukça dar. Oysa Çınarcık Barajı havzası Eskişehir ve Kütahya'ya kadar uzanan geniş bir alana sahip; dolayısıyla çok daha fazla su toplama kapasitesi olan bir bölgeden bahsediyoruz. Bu nedenle projeyi hayata geçiren, emeği bulunan herkese Bursalı hemşehrilerim adına yürekten teşekkür ediyorum. Ancak altını çizmek isterim ki, 2002 yılında tamamlanan bu projenin bugüne kadar Bursa'ya taşınmaması teknik bir eksiklik değil, tamamen idari bir sorumsuzluktur. Bunun adı da açıkça vurdumduymazlıktır. 2002 yılından bu yana birçok girişim yapılmış, fakat hiçbirinde sonuç alınamamıştır. DSİ ve BUSKİ arasında isale hattının yapımı için farklı dönemlerde çeşitli yazışmalar yapılmıştır. Örneğin 2015 yılında, Çınarcık Barajı içme suyu entegrasyon projesinin 2015 yılı yatırım programına alındığı, DSİ 1. Bölge Müdürlüğü imzasıyla BUSKİ'ye resmi olarak bildirilmiştir. Bu yazı da elimizde mevcuttur. "DSİ diyor ki: 'Ben isale hattını, depoları ve arıtma tesisini yapacağım. Siz de bu yatırımı 15 yıl içinde, Türk Lirası olarak bize geri ödeyin.' Ancak o dönemde bu teklifi reddediyorlar. Dört yıl boyunca bekletiliyor, ardından proje tamamen iptal ettiriliyor. Daha sonra ne yapılıyor? 155 milyon Euro tutarında kredi alınıyor ve BUSKİ bu krediyle borçlandırılıyor. Ardından ihale süreci başlatılıyor ve sonuçta BUSKİ yaklaşık 155 milyon Euro borç altına sokuluyor. Yani, eğer DSİ projeyi planladığı gibi hayata geçirseydi, Bursa bugün Çınarcık suyuna çok daha erken kavuşmuş olacaktı. Ne bugün bu konuları konuşuyor olacaktık, ne de Bursa'nın su sorunu gündemimizde olacaktı. Üstelik BUSKİ de bu borç yükünün altına girmemiş olacaktı. Bu tablo çok açık: Tüm bu yanlış kararların, gecikmelerin ve hatalı tercihlerin sorumlusu önceki yönetimdir. Bunu çok net söylüyorum. BUSKİ, önceki yıllarda alınan hatalı kararlar nedeniyle finansal açıdan büyük bir sıkıntıya düşürülmüştür. İsale hatları ve arıtma tesisleri de bir türlü tamamlanamamıştır. Yıllar boyunca pek çok girişim yapılmış, ancak her nedense her biri bir noktada tıkanmıştır. Biz göreve geldiğimizde, ilk yaptığımız şey oturup durumu tüm gerçekliğiyle değerlendirmek oldu. Kuraklık devam ediyordu ve bilim insanları 2025 yılında da iklim krizine bağlı olarak yeni bir kuraklık döneminin yaşanacağını açıkça söylüyordu. Bu nedenle, ne pahasına olursa olsun isale hattını bir an önce tamamlamamız gerektiğine karar verdik. Ardından hızlı bir şekilde harekete geçtik ve bir bypass hattı kurarak, Dobruca'ya doğrudan su aktarımını planladık. Çok kısa bir sürede, 1 Eylül itibarıyla bypass hattını devreye aldık. Şu anda her gün 90.000 metreküp Çınarcık suyu Doburca Arıtma Tesisleri'ne aktarılmaktadır. Bu aldığımız karar gecikmiş olsaydı, Eylül ayı başından itibaren Bursa'da kuraklık ve iklim değişiminin etkileri nedeniyle su kesintileri başlamış olacaktı. Bu bypass hattı sayesinde kente yaklaşık bir ay kazandırdık. Bu proje, üç günde bir yapılması muhtemel su kesintilerini önleyen, stratejik bir adımdır. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum: Eğer o hattı zamanında devreye almasaydık, Eylül ayından itibaren Bursa ciddi su kesintileriyle karşı karşıya kalacaktı. Biz gece kesinti yapıyoruz saat 17.00'den sonra hastaneleri hiçbirinin suyunu kesmiyoruz. Mudanya'da yılda 50 milyon TL tasarruf yapmayı hedefliyoruz. Çınarcık'taki suyu, mevcut pompa istasyonunu kullanmak yerine cazibe ile Mudanya'ya aktaracağız. Şu anda su, pompa istasyonu aracılığıyla elektrik enerjisi kullanılarak Mudanya'ya basılıyor. Hedefimiz, Çınarcık'tan gelen suyu cazibe ile aktarmak ve böylece yıllık 50 milyon TL'yi tasarruf etmek. Bu, yaklaşık olarak dört-beş yeni kuyunun açılmasına eşdeğer bir tasarruf anlamına geliyor. Ayrıca, Çınarcık Barajı isale hattından Karacabey ilçemize de su götürmeyi planlıyoruz. Bunun nedeni, Karacabey bölgesinde TOKİ tarafından Muratlı alanında yaklaşık 3.500 konut inşa ediliyor ve ilave olarak 2.500 konut daha planlanıyor. TOKİ şimdiden bizden su talebinde bulundu. Biz de hattı Karacabey'e uzatarak, hem bu TOKİ konutlarına su sağlayacak hem de Karacabey'in genel su ihtiyacını karşılayacağız. Bu çalışmaların hazırlıkları şu anda devam ediyor; projeleri arkadaşlarımız yoğun bir şekilde hazırlıyorlar ve yakın zamanda hayata geçecek. Seçimden sonra, Nisan 2024'ten itibaren 52 adet yeni su kuyusu açtık. Elbette amacımız, yeraltı su seviyesini yükselterek ilave su kuyularına ihtiyaç duymadan şehri yönetmek; ancak ihtiyaç duyduğumuzda bu kuyuları kullanabiliyoruz. Şu anda toplamda yaklaşık 55 su kuyumuz var. Bazıları zaman zaman çökmeler yaşadığı için bu yıl açılan kuyuların sayısı 45'e ulaştı, ancak mevcut çökmeler nedeniyle aktif kuyu sayısı yaklaşık 155 civarında seyrediyor. Bu süreçte DSİ'ye ve bölge müdürümüze teşekkür etmek istiyorum; büyük bir destek sağladılar. Göletlerin açılması ve Doğancı ile Osmangazi Kooperatifi'ne ait su kuyularının şehrimize tahsisi sayesinde, kentin su ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlanıyor. Sayın Valimizin ve DSİ Bölge Müdürümüzün hassasiyeti, Bursa'nın susuz kalmaması için büyük önem taşıyor. Elbette, kuraklık ve DSİ'nin izin verdiği bazı fabrikaların su tüketimi nedeniyle, merkez ve ova bölgelerindeki su kuyularımızın seviyeleri zaman zaman düşüyor. Bu nedenle bazı kuyular çökerken, bazen de yeni kuyu açmak zorunda kalıyoruz. Bu çalışmalar sayesinde, Bursa'ya su kesintisi yapmak zorunda kalsak bile, her kesinti ile belirli bir metreküp tasarruf sağlıyor ve suyun kullanım süresini uzatabiliyoruz. Valimizin başkanlığında faaliyet gösteren Bursa Su Kurulu'nu hepiniz biliyorsunuz. Bu kurulun tespitlerini ele alıyor ve birlikte geleceğe yönelik çözümlerimizi oluşturuyoruz. Ayrıca, tüm paydaşlarımızı kapsayan bir 'Kuraklıkla Mücadele Platformu' oluşturmak için de çalışmalarımıza başladık. Artık yalnızca bizim değil, dünyanın ve ülkemizin de ortak sorunu olan iklim değişimi ve kuraklığın getireceği sonuçlara karşı hazırlık yapıyoruz. Bu platformda bilim insanları başta olmak üzere, Bursa'nın geleceği ile ilgili su yönetimi, ağaçlandırma ve su kullanımına dair önemli öneriler geliştirilecek ve bu önerileri değerlendireceğiz. Tüm bunlara rağmen, bazı kesimlerin kasıtlı olarak sosyal medyada 'projeler durdu' veya 'sular tükendi' gibi asılsız iddialar yaymasını üzülerek görüyoruz. Halkımızı yanlış bilgilendiren, galeyana getiren ve daha fazla su tüketimine yönlendiren kişiler hakkında hukuki süreç başlatacağımızı da buradan ifade etmek istiyorum. Bir kez daha vurguluyorum: Projeyi durdurmadık, asla durdurmadık. Aksine, proje bizim duyarlılığımız ve kararlılığımız sayesinde hızla ilerliyor; bugün yaşadığımız sıkıntıları yaşamamamızın nedeni de budur. Göreve geldiğimizde projenin ilerlemesi sadece %5 seviyesindeydi; ancak isale hattı kısmı şu anda %90 civarında tamamlanmıştır. Açıkçası, bu kadar ilerlemeye rağmen pes dememek elde değil. Gerçekler ortadayken, bazı kesimler kamuoyunu yalanlarla ve iftiralarla yanıltmaya çalışıyor. Bu projeye ilişkin somut bir bilgi de şudur: İsale hattı ve arıtma tesisinin yapımına ilişkin ihale sözleşmesi 23 Ekim 2023 tarihinde imzalanmıştır. Ancak bu işe başlanabilmesi için gerekli olan müşavirlik hizmetleri ihalesi 5 Şubat 2024 tarihinde sonuçlandırılmıştır. Yani Ekim'den Şubat'a kadar yaklaşık dört-beş aylık bir zaman kaybı yaşanmıştır. Kim neyi anlatıyor? Projenin şantiyeye dönüşmesi için teknik denetim ve kontrol süreci, ancak Şubat ayında sözleşmeye bağlanmıştır. Dolayısıyla, yüklenici firma sahaya inmemişken ve müşavir firma süreci yeni başlatılmışken, bu işin 2025'te biteceğini söylemek ya süreci hiç bilmemek, ya konuyu saptırmak ya da birilerinin yanlış yönlendirildiğini kabul etmektir. Kim ne zaman neyi yapmadı, hepsi belgeleriyle ortadadır. Bugün bu tartışmaları belgelerle sonlandırıyor ve işimize odaklanıyoruz. Biz, Bursalıları doğru ve şeffaf bir şekilde bilgilendirmeye devam edeceğiz. Artık kimsenin bu kentte algı manipülasyonu yapmasına ve su gibi hayati bir konuyu siyaset malzemesine dönüştürmesine izin vermeyeceğiz. Bu mesele siyaset değildir; hayat meselesidir. Bu mesele çocuklarımızın geleceği, Bursa'nın ve memleketimizin meselesidir. Bugün biz yalnızca krizi yönetmiyoruz, aynı zamanda geleceğin su kültürünü de inşa ediyoruz. Su kullanım kültürünü değiştirmemiz gerekiyor; tıpkı Japonya'da çocuklara uygulanan su bilinci eğitimi gibi... Ayrıca, yağmur suyu hasadı çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. Bununla birlikte, park ve bahçelerimizde suya daha az ihtiyaç duyan yeşil örtülere doğru adımlar atıyoruz. İklim krizinin etkilerini azaltmak amacıyla ağaçlandırma çalışmalarımızı artırıyor, yanan bölgelerimizi yeniden yaşar hâle getiriyor ve kentimize yeni yeşil alanlar kazandırıyoruz. Bu, önceliklerimiz arasında en üst sıralarda yer alıyor. Tarımsal sulamada da hazırlıklarımızı tamamladık. Su kullanımının önüne geçmek için çiftçilerimizle birlikte eğitim ve planlama çalışmaları yürütüyoruz. Büyükşehir Belediyesi olarak, ürettiğimiz suyu borular aracılığıyla çiftçilerimize ulaştırıyor ve suyu daha az kullanarak daha yüksek verim almalarını sağlıyoruz. Aynı şekilde, Organize Sanayi Bölgeleri'nin su tüketimini de yakından takip ediyoruz. Bugün sanayi, Bursa'nın toplam su ihtiyacının yaklaşık %10'unu; paketlenmiş su tesisleri ise içme ve kullanma suyunun yaklaşık %4'ünü kullanmaktadır. Bu oranlar, dikkatli hesaplanmalı ve etkin şekilde yönetilmelidir. SU PAKETLEME TESİSLERİ Son günlerde, su paketleme tesislerinin denetimleriyle ilgili bazı yanlış paylaşımlar yapıldığını görüyoruz. Bu noktada bir hatırlatma yapmak isterim: Bursa'da 32 özel su şirketi bulunmaktadır ve bu şirketlerin su kaynaklarını yönetme yetkisi ve tasarrufu, Mayıs ayı itibarıyla Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı'na devredilmiştir. Biliyoruz ki, kuraklık sadece iklimin değil, alışkanlıklarımızın da sonucudur. Bu nedenle suyu korumak, yalnızca bir yönetim politikası değil, toplumsal bir sorumluluk olmalıdır. Artık suyu sınırsız bir kaynak gibi tüketemeyiz; çünkü doğa, yapılan her hatayı bize kuraklık, afet ve yoklukla fatura ediyor. Yıllarca doğaya karşı yaptıklarımızın cezasını çekiyoruz ve çekmeye devam edeceğiz. Bu nedenle tüm planlamalarımızı, doğaya karşı değil, doğa ile barışık olarak yapmak zorundayız. Bugün alışkanlıklarımızı değiştirmek ve kültürel bir dönüşümü hep birlikte başlatmak zorundayız. Bu konuda yoğun çaba harcıyoruz. Kayıp-kaçak oranlarını düşürmek için çalışmalar yürütüyoruz. Örneğin, İnegöl'de kayıp-kaçak oranı %55 seviyesindeydi. Bu ilçemizde büyük bir sorumluluk üstlenerek su hatlarını değiştirdik ve değiştirmeye de devam ediyoruz. Her ne kadar bazı kesimler bizi eleştirse de, biz İnegöllüleri hem kanserojen etkisi olan asbestli su borularından kurtarıyor hem de kayıp-kaçak oranını düşürüyoruz. Birileri konuşur, biz ise bilimin ışığında halkımıza sağlıklı hizmet sunmaya devam ediyoruz. Finansman sorunlarını çözdükçe, diğer ilçelerimizde de bu sorunları çözmeye devam edeceğiz. Kurum olarak, suyun bir kamu hakkı ve gelecek kuşakların emaneti olduğunu biliyor; birinci öncelikli ve uzun vadeli sürdürülebilir çözümler üretmeye odaklanıyoruz. Bu yüzden kaynaklarımızı korumak ve geliştirmek zorundayız; bu, gelecek nesiller için hem ahlaki hem de vicdani bir sorumluluğumuzdur. Unutmayalım ki, su kaynaklarımız her geçen gün tükenmeye devam ediyor. Sanayi ve nüfus planlamaların çok üzerinde artıyor. Küresel iklim değişikliği ve kuraklık devam ettikçe, ne yazık ki Çınarcık Barajı'nın suyu da bir süre sonra Bursa'nın tüm ihtiyacını karşılayamayacaktır. Biz günübirlik ve ucuz siyaset yapmıyoruz; bilimsel ve akılcı bakış açısıyla planlı hareket ediyoruz. Her koşulda, Bursa'nın ve Bursalıların geleceğini korumaya devam edeceğiz. Bugün zor bir dönemden geçiriyoruz ancak biz bu kenti gülümseyerek ve kararlılıkla geleceğe taşıyacağız çünkü biz biliyoruz gülümsemek yıllardır biriken sorunların karşısında pes etmek değil çözüm üretmenin kararlılığıdır. Bursa'mızın suyunun her damlası bizim için kıymetlidir. Her bir damlasını korumak, bu kentin geleceğini korumak demektir. Bursa'ya yakışmayan bugünleri aşacak gücümüz, azmimiz ve inancımız da mevcuttur. Geçmiş 20 yılın ihmalkar, vurdumduymaz ve bilimden uzak anlayışının bize bıraktığı bu kötü mirası asla kabul etmeyeceğiz. Su krizi meselesini, bilim ve veriye dayalı politikalarla, doğru ve şeffaf bilgilendirmelerle çözerek Bursa'nın gündeminden çıkaracağız. Hep birlikte çalışacağız, hep birlikte başaracağız.
Başkan Bozbey'den Doğancı Barajı'nda önemli açıklamalarda bulundu

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kentte yaşanan su kesintileri, belediyenin su kıtlığına yönelik aldığı önlemler ve barajlardaki son duruma ilişkin açıklamalarda bulunuyor.

Başkan Bozbey'in açıklamalarından satır başları şöyle:

"Barajlardaki durum suyumuzun tükendiği anlamına asla gelmiyor; bunun özellikle bilinmesini istiyorum. Hiç kimse endişelenmesin. Belirlenen, özellikle DSİ'nin önerdiği kotun altındaki su da kullanılabilir sudur aslında ve ihtiyaca göre bu su sistemimize dahil ediliyor. Ancak DSİ diyor ki: 'Bu kot sizin sıfır kotunuzdur, yani su alma kotunuz buraya kadardır.' Alttaki kot ise rezerv kotudur, öyle diyeyim. Bu süreçte Bursa'ya günlük ortalama 430.000 metreküp su veriyoruz. Bu suyun 90.000 metreküpü ise kuraklığı getireceği öngörülen bugünler düşünülerek Çınarcık Barajı bypass hattından sağlanmaktadır.

Biz Çınarcık Barajı'ndan günlük 100.000 metreküp su almayı planlamıştık; ancak geçiş yolu nedeniyle bu miktar azalarak 90.000 metreküp seviyesinde gerçekleşiyor. Bunun yanında 175.000 metreküp suyu yeraltı sularından, 35.000 metreküp suyu ise kaynak sularımızdan temin ediyoruz. Yani, ihtiyacımızın yaklaşık %70'ine denk gelen 300.000 metreküp suyu alternatif kaynaklardan sağlıyoruz.

Ayrıca ilave tedbirlerle, Nilüfer Barajı'ndan pompalar aracılığıyla günde yaklaşık 25.000 metreküp suyu Doğancı Barajı'na aktarıyoruz. Doğancı Barajı'na günlük 25.000 metreküp su pompalarla basılıyor; bunun üzerine, cazibe yoluyla gelen su da ekleniyor. Baraj kotunun altında kalan 8.000 metreküplük suyu da pompalar sayesinde sisteme dahil ediyoruz.

Bu çalışmalar, arkadaşlarımızın teknik hazırlıkları sayesinde, bugün yaşadığımız kuraklık riskini öngördükleri dönemde planlandı. Bursa Büyükşehir Belediyesi ve BUSKİ olarak, akılcı planlama ve yerinde önlemlerle su teminini sürdürüyoruz. Ancak bu tablo bizi rehavete değil, sorumluluğa çağırıyor; çünkü iklim krizi ve kuraklık artık kapımızda değil, hayatımızın tam ortasında.

Bakanlığımızın da açıkladığı gibi, Türkiye son 52 yılın en büyük kuraklığını yaşıyor. Dünyada da durum farklı değil; küresel ölçekte tüm ülkeler kuraklığı konuşuyor. Bu sorunlar artık sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın ortak mücadele alanı haline gelmiştir.

Dünya Meteoroloji Örgütü yaklaşık bir ay önce yaptığı açıklamada, 2050 yılında ulaşılması beklenen sıcaklık seviyesine 2025 yılı itibarıyla erişildiğini duyurdu ve tüm ülkelerin bu durumu dikkatle takip etmesi gerektiğini vurguladı. Yani, 25 yıl sonrasına ait olacağı öngörülen sıcaklık değerlerini bugün yaşıyoruz. Geleceğin tehlikesi olarak beklenen iklim koşulları, artık bugünün gerçeği haline gelmiştir.

Son 17 yılın yağış grafiği de bu tabloyu açık bir şekilde ortaya koyuyor. 2010 yılında maksimum seviyeye ulaşan yağış miktarı, 2011'de ciddi bir düşüş göstermiş; ardından yıllar içinde giderek azalmış ve 2025 itibarıyla neredeyse taban seviyesine inmiştir. Bu veriler, iklim değişikliğinin etkilerini artık çok net bir biçimde hissettiğimizin göstergesidir.

Değerli Bursalılar, bugün yaşadığımız sıkıntı bir günde, bir ayda ya da bir yılda ortaya çıkmadı. Bu tablo, yılların ihmali sonucunda oluştu. Bugün yaşadığımız su sorunu; bilim insanlarının 'kuraklık kapıda, önlem alın' çağrılarına kulak asmayan, altyapıya yeterli yatırımı yapmayan, Bursa'nın geleceğini umursamayan, günü kurtarmaktan ötesini düşünmeyen ve projeleri kâğıt üzerinde bırakıp uygulamaya geçirmeyen önceki yönetimlerin eseridir.

Şimdi herkes "Neden sular kesiliyor?" diye soruyor. Cevap aslında çok açık: Çünkü önceki yönetimler, 20 yıldır bilim insanlarının önerileri doğrultusunda gerekli yatırımları yapmadı, gerekli önlemleri almadı. Değerli hemşehrilerim, koskoca 20 yıldan, neredeyse bir çeyrek asırdan söz ediyoruz!

"Bursa su kentidir, bize bir şey olmaz." anlayışıyla büyük bir vurdumduymazlık gösterildi ve sonuçta Bursa, asla yaşamaması gereken bir susuzluk gerçeğiyle yüz yüze bırakıldı. İsale hatları, yıllardır tamamlanmadı. Görevli kurum yöneticileri, tüm uyarılara rağmen gerekli adımları atmadı.

Yıllardır beklenen Çınarcık Barajı isale hattı da aynı ihmalkâr anlayış yüzünden yapılmadı, yapılamadı. Bugün bu konularda konuşmaya ne yüzleri var, ne de hakları. Çünkü Bursa'nın suyla, doğayla ve gelecekle imtihanı, onların ihmaliyle bu noktaya geldi.

Son 30 yılda neden bu çalışmaların yapılmadığı yönünde eleştirilerde bulunanlara, kendi sözlerini hatırlatmak istiyorum. Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı, Ocak 2021'de yaptığı açıklamada aynen şöyle demişti:
'2023 yılında Çınarcık Barajı suyunun şehrimize taşınmasıyla birlikte, inşallah 2050 yılına kadar herhangi bir sıkıntı yaşamayacağız.'

Ancak soruyorum: 2023'te gelmesi gereken su nerede? Gören var mı? Bu açıklamayı bugün hâlâ Büyükşehir Belediyemizin resmî web sitesinde bulabilirsiniz. Yani o dönemde tüm planlar, bu hattın 2023 yılında devreye girmesi üzerine kurulmuştu. Peki, ne oldu da bu hat 2023'te devreye girmedi?

Bugün burada, geçmiş yıllarda DSİ ile yapılan yazışmaları ve hazırlanan protokolleri de sizlerle paylaşacağım. Biz göreve geldiğimizde, durum ne yazık ki ortadaydı: Hafriyat bile yapılmamıştı. Sadece şantiye binaları vardı. Burada bahsettiğim, arıtma tesisi projesidir.

Protokollerle ilgili olarak şunu da belirtmek isterim: 2022 yılında Çınarcık Barajı ile ilgili hazırlıklar tamamlanmıştı. Bu süreçte emeği geçen, katkı sunan herkese teşekkür ediyorum. Çünkü hem Nilüfer Barajı'nın hem de Doğancı Barajı'nın havzaları oldukça dar. Oysa Çınarcık Barajı havzası Eskişehir ve Kütahya'ya kadar uzanan geniş bir alana sahip; dolayısıyla çok daha fazla su toplama kapasitesi olan bir bölgeden bahsediyoruz. Bu nedenle projeyi hayata geçiren, emeği bulunan herkese Bursalı hemşehrilerim adına yürekten teşekkür ediyorum.

Ancak altını çizmek isterim ki, 2002 yılında tamamlanan bu projenin bugüne kadar Bursa'ya taşınmaması teknik bir eksiklik değil, tamamen idari bir sorumsuzluktur. Bunun adı da açıkça vurdumduymazlıktır.

2002 yılından bu yana birçok girişim yapılmış, fakat hiçbirinde sonuç alınamamıştır. DSİ ve BUSKİ arasında isale hattının yapımı için farklı dönemlerde çeşitli yazışmalar yapılmıştır. Örneğin 2015 yılında, Çınarcık Barajı içme suyu entegrasyon projesinin 2015 yılı yatırım programına alındığı, DSİ 1. Bölge Müdürlüğü imzasıyla BUSKİ'ye resmi olarak bildirilmiştir. Bu yazı da elimizde mevcuttur.

"DSİ diyor ki: 'Ben isale hattını, depoları ve arıtma tesisini yapacağım. Siz de bu yatırımı 15 yıl içinde, Türk Lirası olarak bize geri ödeyin.'

Ancak o dönemde bu teklifi reddediyorlar. Dört yıl boyunca bekletiliyor, ardından proje tamamen iptal ettiriliyor. Daha sonra ne yapılıyor? 155 milyon Euro tutarında kredi alınıyor ve BUSKİ bu krediyle borçlandırılıyor. Ardından ihale süreci başlatılıyor ve sonuçta BUSKİ yaklaşık 155 milyon Euro borç altına sokuluyor.

Yani, eğer DSİ projeyi planladığı gibi hayata geçirseydi, Bursa bugün Çınarcık suyuna çok daha erken kavuşmuş olacaktı. Ne bugün bu konuları konuşuyor olacaktık, ne de Bursa'nın su sorunu gündemimizde olacaktı. Üstelik BUSKİ de bu borç yükünün altına girmemiş olacaktı.

Bu tablo çok açık: Tüm bu yanlış kararların, gecikmelerin ve hatalı tercihlerin sorumlusu önceki yönetimdir. Bunu çok net söylüyorum.

BUSKİ, önceki yıllarda alınan hatalı kararlar nedeniyle finansal açıdan büyük bir sıkıntıya düşürülmüştür. İsale hatları ve arıtma tesisleri de bir türlü tamamlanamamıştır. Yıllar boyunca pek çok girişim yapılmış, ancak her nedense her biri bir noktada tıkanmıştır.

Biz göreve geldiğimizde, ilk yaptığımız şey oturup durumu tüm gerçekliğiyle değerlendirmek oldu. Kuraklık devam ediyordu ve bilim insanları 2025 yılında da iklim krizine bağlı olarak yeni bir kuraklık döneminin yaşanacağını açıkça söylüyordu. Bu nedenle, ne pahasına olursa olsun isale hattını bir an önce tamamlamamız gerektiğine karar verdik.

Ardından hızlı bir şekilde harekete geçtik ve bir bypass hattı kurarak, Dobruca'ya doğrudan su aktarımını planladık. Çok kısa bir sürede, 1 Eylül itibarıyla bypass hattını devreye aldık. Şu anda her gün 90.000 metreküp Çınarcık suyu Doburca Arıtma Tesisleri'ne aktarılmaktadır.

Bu aldığımız karar gecikmiş olsaydı, Eylül ayı başından itibaren Bursa'da kuraklık ve iklim değişiminin etkileri nedeniyle su kesintileri başlamış olacaktı. Bu bypass hattı sayesinde kente yaklaşık bir ay kazandırdık.

Bu proje, üç günde bir yapılması muhtemel su kesintilerini önleyen, stratejik bir adımdır. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum: Eğer o hattı zamanında devreye almasaydık, Eylül ayından itibaren Bursa ciddi su kesintileriyle karşı karşıya kalacaktı.

Biz gece kesinti yapıyoruz saat 17.00'den sonra hastaneleri hiçbirinin suyunu kesmiyoruz.

Mudanya'da yılda 50 milyon TL tasarruf yapmayı hedefliyoruz. Çınarcık'taki suyu, mevcut pompa istasyonunu kullanmak yerine cazibe ile Mudanya'ya aktaracağız. Şu anda su, pompa istasyonu aracılığıyla elektrik enerjisi kullanılarak Mudanya'ya basılıyor. Hedefimiz, Çınarcık'tan gelen suyu cazibe ile aktarmak ve böylece yıllık 50 milyon TL'yi tasarruf etmek. Bu, yaklaşık olarak dört-beş yeni kuyunun açılmasına eşdeğer bir tasarruf anlamına geliyor.

Ayrıca, Çınarcık Barajı isale hattından Karacabey ilçemize de su götürmeyi planlıyoruz. Bunun nedeni, Karacabey bölgesinde TOKİ tarafından Muratlı alanında yaklaşık 3.500 konut inşa ediliyor ve ilave olarak 2.500 konut daha planlanıyor. TOKİ şimdiden bizden su talebinde bulundu. Biz de hattı Karacabey'e uzatarak, hem bu TOKİ konutlarına su sağlayacak hem de Karacabey'in genel su ihtiyacını karşılayacağız.

Bu çalışmaların hazırlıkları şu anda devam ediyor; projeleri arkadaşlarımız yoğun bir şekilde hazırlıyorlar ve yakın zamanda hayata geçecek.

Seçimden sonra, Nisan 2024'ten itibaren 52 adet yeni su kuyusu açtık. Elbette amacımız, yeraltı su seviyesini yükselterek ilave su kuyularına ihtiyaç duymadan şehri yönetmek; ancak ihtiyaç duyduğumuzda bu kuyuları kullanabiliyoruz. Şu anda toplamda yaklaşık 55 su kuyumuz var. Bazıları zaman zaman çökmeler yaşadığı için bu yıl açılan kuyuların sayısı 45'e ulaştı, ancak mevcut çökmeler nedeniyle aktif kuyu sayısı yaklaşık 155 civarında seyrediyor.

Bu süreçte DSİ'ye ve bölge müdürümüze teşekkür etmek istiyorum; büyük bir destek sağladılar. Göletlerin açılması ve Doğancı ile Osmangazi Kooperatifi'ne ait su kuyularının şehrimize tahsisi sayesinde, kentin su ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlanıyor. Sayın Valimizin ve DSİ Bölge Müdürümüzün hassasiyeti, Bursa'nın susuz kalmaması için büyük önem taşıyor.

Elbette, kuraklık ve DSİ'nin izin verdiği bazı fabrikaların su tüketimi nedeniyle, merkez ve ova bölgelerindeki su kuyularımızın seviyeleri zaman zaman düşüyor. Bu nedenle bazı kuyular çökerken, bazen de yeni kuyu açmak zorunda kalıyoruz. Bu çalışmalar sayesinde, Bursa'ya su kesintisi yapmak zorunda kalsak bile, her kesinti ile belirli bir metreküp tasarruf sağlıyor ve suyun kullanım süresini uzatabiliyoruz.

Valimizin başkanlığında faaliyet gösteren Bursa Su Kurulu'nu hepiniz biliyorsunuz. Bu kurulun tespitlerini ele alıyor ve birlikte geleceğe yönelik çözümlerimizi oluşturuyoruz. Ayrıca, tüm paydaşlarımızı kapsayan bir 'Kuraklıkla Mücadele Platformu' oluşturmak için de çalışmalarımıza başladık.

Artık yalnızca bizim değil, dünyanın ve ülkemizin de ortak sorunu olan iklim değişimi ve kuraklığın getireceği sonuçlara karşı hazırlık yapıyoruz. Bu platformda bilim insanları başta olmak üzere, Bursa'nın geleceği ile ilgili su yönetimi, ağaçlandırma ve su kullanımına dair önemli öneriler geliştirilecek ve bu önerileri değerlendireceğiz.

Tüm bunlara rağmen, bazı kesimlerin kasıtlı olarak sosyal medyada 'projeler durdu' veya 'sular tükendi' gibi asılsız iddialar yaymasını üzülerek görüyoruz. Halkımızı yanlış bilgilendiren, galeyana getiren ve daha fazla su tüketimine yönlendiren kişiler hakkında hukuki süreç başlatacağımızı da buradan ifade etmek istiyorum.

Bir kez daha vurguluyorum: Projeyi durdurmadık, asla durdurmadık. Aksine, proje bizim duyarlılığımız ve kararlılığımız sayesinde hızla ilerliyor; bugün yaşadığımız sıkıntıları yaşamamamızın nedeni de budur.

Göreve geldiğimizde projenin ilerlemesi sadece %5 seviyesindeydi; ancak isale hattı kısmı şu anda %90 civarında tamamlanmıştır. Açıkçası, bu kadar ilerlemeye rağmen pes dememek elde değil.

Gerçekler ortadayken, bazı kesimler kamuoyunu yalanlarla ve iftiralarla yanıltmaya çalışıyor. Bu projeye ilişkin somut bir bilgi de şudur: İsale hattı ve arıtma tesisinin yapımına ilişkin ihale sözleşmesi 23 Ekim 2023 tarihinde imzalanmıştır.

Ancak bu işe başlanabilmesi için gerekli olan müşavirlik hizmetleri ihalesi 5 Şubat 2024 tarihinde sonuçlandırılmıştır. Yani Ekim'den Şubat'a kadar yaklaşık dört-beş aylık bir zaman kaybı yaşanmıştır. Kim neyi anlatıyor? Projenin şantiyeye dönüşmesi için teknik denetim ve kontrol süreci, ancak Şubat ayında sözleşmeye bağlanmıştır. Dolayısıyla, yüklenici firma sahaya inmemişken ve müşavir firma süreci yeni başlatılmışken, bu işin 2025'te biteceğini söylemek ya süreci hiç bilmemek, ya konuyu saptırmak ya da birilerinin yanlış yönlendirildiğini kabul etmektir.

Kim ne zaman neyi yapmadı, hepsi belgeleriyle ortadadır. Bugün bu tartışmaları belgelerle sonlandırıyor ve işimize odaklanıyoruz. Biz, Bursalıları doğru ve şeffaf bir şekilde bilgilendirmeye devam edeceğiz. Artık kimsenin bu kentte algı manipülasyonu yapmasına ve su gibi hayati bir konuyu siyaset malzemesine dönüştürmesine izin vermeyeceğiz.

Bu mesele siyaset değildir; hayat meselesidir. Bu mesele çocuklarımızın geleceği, Bursa'nın ve memleketimizin meselesidir. Bugün biz yalnızca krizi yönetmiyoruz, aynı zamanda geleceğin su kültürünü de inşa ediyoruz. Su kullanım kültürünü değiştirmemiz gerekiyor; tıpkı Japonya'da çocuklara uygulanan su bilinci eğitimi gibi...

Ayrıca, yağmur suyu hasadı çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. Bununla birlikte, park ve bahçelerimizde suya daha az ihtiyaç duyan yeşil örtülere doğru adımlar atıyoruz. İklim krizinin etkilerini azaltmak amacıyla ağaçlandırma çalışmalarımızı artırıyor, yanan bölgelerimizi yeniden yaşar hâle getiriyor ve kentimize yeni yeşil alanlar kazandırıyoruz. Bu, önceliklerimiz arasında en üst sıralarda yer alıyor.

Tarımsal sulamada da hazırlıklarımızı tamamladık. Su kullanımının önüne geçmek için çiftçilerimizle birlikte eğitim ve planlama çalışmaları yürütüyoruz. Büyükşehir Belediyesi olarak, ürettiğimiz suyu borular aracılığıyla çiftçilerimize ulaştırıyor ve suyu daha az kullanarak daha yüksek verim almalarını sağlıyoruz.

Aynı şekilde, Organize Sanayi Bölgeleri'nin su tüketimini de yakından takip ediyoruz. Bugün sanayi, Bursa'nın toplam su ihtiyacının yaklaşık %10'unu; paketlenmiş su tesisleri ise içme ve kullanma suyunun yaklaşık %4'ünü kullanmaktadır. Bu oranlar, dikkatli hesaplanmalı ve etkin şekilde yönetilmelidir.

SU PAKETLEME TESİSLERİ

Son günlerde, su paketleme tesislerinin denetimleriyle ilgili bazı yanlış paylaşımlar yapıldığını görüyoruz. Bu noktada bir hatırlatma yapmak isterim: Bursa'da 32 özel su şirketi bulunmaktadır ve bu şirketlerin su kaynaklarını yönetme yetkisi ve tasarrufu, Mayıs ayı itibarıyla Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı'na devredilmiştir.

Biliyoruz ki, kuraklık sadece iklimin değil, alışkanlıklarımızın da sonucudur. Bu nedenle suyu korumak, yalnızca bir yönetim politikası değil, toplumsal bir sorumluluk olmalıdır. Artık suyu sınırsız bir kaynak gibi tüketemeyiz; çünkü doğa, yapılan her hatayı bize kuraklık, afet ve yoklukla fatura ediyor. Yıllarca doğaya karşı yaptıklarımızın cezasını çekiyoruz ve çekmeye devam edeceğiz. Bu nedenle tüm planlamalarımızı, doğaya karşı değil, doğa ile barışık olarak yapmak zorundayız.

Bugün alışkanlıklarımızı değiştirmek ve kültürel bir dönüşümü hep birlikte başlatmak zorundayız. Bu konuda yoğun çaba harcıyoruz. Kayıp-kaçak oranlarını düşürmek için çalışmalar yürütüyoruz. Örneğin, İnegöl'de kayıp-kaçak oranı %55 seviyesindeydi. Bu ilçemizde büyük bir sorumluluk üstlenerek su hatlarını değiştirdik ve değiştirmeye de devam ediyoruz. Her ne kadar bazı kesimler bizi eleştirse de, biz İnegöllüleri hem kanserojen etkisi olan asbestli su borularından kurtarıyor hem de kayıp-kaçak oranını düşürüyoruz.

Birileri konuşur, biz ise bilimin ışığında halkımıza sağlıklı hizmet sunmaya devam ediyoruz. Finansman sorunlarını çözdükçe, diğer ilçelerimizde de bu sorunları çözmeye devam edeceğiz. Kurum olarak, suyun bir kamu hakkı ve gelecek kuşakların emaneti olduğunu biliyor; birinci öncelikli ve uzun vadeli sürdürülebilir çözümler üretmeye odaklanıyoruz. Bu yüzden kaynaklarımızı korumak ve geliştirmek zorundayız; bu, gelecek nesiller için hem ahlaki hem de vicdani bir sorumluluğumuzdur.

Unutmayalım ki, su kaynaklarımız her geçen gün tükenmeye devam ediyor. Sanayi ve nüfus planlamaların çok üzerinde artıyor. Küresel iklim değişikliği ve kuraklık devam ettikçe, ne yazık ki Çınarcık Barajı'nın suyu da bir süre sonra Bursa'nın tüm ihtiyacını karşılayamayacaktır. Biz günübirlik ve ucuz siyaset yapmıyoruz; bilimsel ve akılcı bakış açısıyla planlı hareket ediyoruz. Her koşulda, Bursa'nın ve Bursalıların geleceğini korumaya devam edeceğiz.

Bugün zor bir dönemden geçiriyoruz ancak biz bu kenti gülümseyerek ve kararlılıkla geleceğe taşıyacağız çünkü biz biliyoruz gülümsemek yıllardır biriken sorunların karşısında pes etmek değil çözüm üretmenin kararlılığıdır.

Bursa'mızın suyunun her damlası bizim için kıymetlidir. Her bir damlasını korumak, bu kentin geleceğini korumak demektir. Bursa'ya yakışmayan bugünleri aşacak gücümüz, azmimiz ve inancımız da mevcuttur.

Geçmiş 20 yılın ihmalkar, vurdumduymaz ve bilimden uzak anlayışının bize bıraktığı bu kötü mirası asla kabul etmeyeceğiz. Su krizi meselesini, bilim ve veriye dayalı politikalarla, doğru ve şeffaf bilgilendirmelerle çözerek Bursa'nın gündeminden çıkaracağız.

Hep birlikte çalışacağız, hep birlikte başaracağız.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve medyakorkusuz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami sohbetler omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat