Siyasilerden ve uzmanlardan İsrail-İran gerilimi değerlendirmesi: Türkiye ekonomik zarar görür
Siyasilerden ve uzmanlardan İsrail-İran gerilimi değerlendirmesi: Türkiye ekonomik zarar görür
Siyasilerden ve uzmanlardan İsrail-İran gerilimi değerlendirmesi: Türkiye ekonomik zarar görür
Bölgede tüm dünyayı ateşe atabilecek gelişmeler yaşandığını vurgulayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, İran’ın misilleme senaryolarını yorumladı. İran’ın balistik füzeleri olduğuna dikkat çeken Bağcıoğlu “İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatma veya tankerlere el koyma tehdidi, enerji piyasalarında ani bir dalgalanmaya yol açabilir. Brent petrol fiyatlarının böyle bir senaryoda hızla yükseleceği, küresel enerji arzında kesintilere neden olacağı öngörülebilir. İran’ın geçmişte 2019’daki tanker krizlerinde sergilediği davranışlar, bu tehdidin ciddiyetini gösteriyor” dedi.
ABD’nin süreçteki etkisini de değerlendiren Bağcıoğlu “ABD doğrudan çatışmaya girmedi ancak saldırı sonrası savunma desteği taahhüdünde bulundu. Balistik füze savunma kabiliyetli muhriplerin İsrail açıklarında konuşlanması, İran’ın olası misillemesine karşı caydırıcılığı artırmayı amaçlıyor. Ancak ABD’nin bu pozisyonu, İran’ın vekâlet unsurlarıyla dolaylı çatışmalara girme riskini de artırabilir” ifadelerini kullandı.
‘HAVA SAVUNMAMIZ GELİŞTİRİLMELİ’
Rusya ve Çin’in İran’a destek durumunun çatışmanın küresel boyut kazanma potansiyelini belirleyeceğini belirten Bağcıoğlu “Hürmüz Boğazı’nda yaşanabilecek bir kriz, küresel enerji arzında ciddi bir daralmaya yol açabilir. Brent petrol fiyatlarının 100 doların üzerine çıkması, küresel enflasyon baskısını artırabilir. Bu durum, özellikle Avrupa ve Asya’daki enerji ithalatçı ülkeleri olumsuz etkileyebilir” diye konuştu. Bağcıoğlu, saldırının Türkiye’yi esas olarak ekonomik bağlamda etkileyeceğini de belirterek “Son saldırılar Türkiye’nin yıllardır ihmal edilen ve modernizasyonda geç kalınan hava gücü ve hava savunma kabiliyetinin geliştirilmesinin milli güvenliğimiz açısından ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca siber savunma kabiliyetimizin ve Ukrayna’da gördüğümüz ve İran’da yapıldığı iddia edilen bu tür asimetrik saldırılara karşı savunma kabiliyetimizin de artırılması gerekiyor” önerisini getirdi.
‘EKONOMİK YETERSİZLİKLER DERİNLEŞECEK’
İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Ali Demir de “Netanyahu yönetiminin önümüzdeki günlerde İran’a yönelik benzeri taarruzlarına devam edeceği değerlendirilmektedir. İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri ve Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı Hüseyin Selami gibi üst düzey askeri yöneticilerin nokta operasyonu ile etkisiz hale getirilmesi gerçekliği, İsrail’in İran içerisinde çok etkili bir istihbarat ağı bulunduğunu ortaya koymaktadır” dedi. Saldırıların Türkiye’ye etkilerine değinen Demir, “İsrail’in İran’a saldırıları, vatandaşımızın en öncelikli sorunu olan ve kamuoyunun gündemine suni olarak getirilen problemler ile üzeri örtülen, tartışılması ve gündemde tutulması arzulanmayan ekonomik yetersizliklerin daha da derinleşmesine ve çeşitlenmesine sebebiyet verecektir. ABD’nin Orta Doğu’daki elçilik personellerini tasfiye etmesinin ardından diken üzerinde bekleyen piyasalarda, İsrail’in İran’a saldırı haberiyle birlikte büyük bir çalkantı yaşanmıştır. Bu bağlamda, petrol fiyatlarının artmış, piyasalarda deprem söylemi ile kamuoyuna haber yapıldığı şekilde altın fiyatları tarihin en yüksek seviyesine yükselmiştir” ifadelerini kullandı.
‘YENİ BİR SIĞINMACI AKIMI İLE KARŞI KARŞIYA KALACAĞIZ’
İsrail-İran silahlı çatışmalarının, Türkiye ve bölge ülkelerinin savunma harcamalarını artıracağına da işaret eden Demir, “Savunma harcamasını artırmak mecburiyetinde kalan İran yönetimi ülke içerisinde çıkması muhtemel kaos ve kargaşa sebebiyle bekasını sağlamaya öncelik verecek, olası iç karışıklık ya da ülke içi huzur ortamında meydana gelebilecek gerilim ve çatışmalar neticesinde ise kaynak ülke olarak İran’dan ülkemize yönelik yeni bir sığınmacı akımı ile karşı karşıya kalınacaktır. İran’ın İsrail ile yüksek, orta ya da alçak yoğunluklu çatışma halinin süresi, kapsam hali ve yoğunluk derecesine göre, milli güç unsurlarını İsrail ile mücadele etmeye odaklaması ile birlikte, ülke içerisinde emniyet ve asayiş ile güvenlik boyutunda ortaya çıkması muhtemel zafiyete istinaden Afganistan, Pakistan vb. devletlerden ülkemize yönelik düzensiz göçmen sayısından da artış olacağı beklenmektedir” diye konuştu.
‘OLAYIN BÖLGESEL NİTELİĞİ, KÜRESELE EVRİLEBİLİR’
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Dış Politika Program Direktörü ve ve Türkiye’nin eski Los Angeles Başkonsolosu Gülru Gezer ise, Türkiye ile İran arasındaki sınırın yaklaşık 500 kilometre olduğuna dikkat çekti. Gezer, “İran’ın topyekün bir istikrarsızlığa sürüklenmesi demek; Suriye’de savaş başladığında yaşanan olayın benzerinin İran ile yaşanması anlamına gelebilir. Yani kitlesel göç dalgası söz konusu olabilir” dedi.
Nükleer tesislere yönelik saldırıların devamı halinde Türkiye’nin yanı sıra bölgenin ekolojik açıdan olumsuz etkileneceğini vurgulayan Gezer, savaşın Türkiye’ye sıçrama ihtimalini ise “Yurttaşlarda ‘Türkiye’ye de sıçraması mümkün olur mu’ diye bir tedirginlik var. Evet biz Orta Doğu ülkesiyiz ama bir yandan da Avrupa ve NATO ülkesiyiz. Türkiye, NATO koruma şemsiyesi altında. Dolayısıyla bize savaşın sirayet etmesi gibi bir durumun pek olası olmadığını düşünüyorum. Ama bölgenin istikrarsızlığa sürüklenmesinin Türkiye’ye de tali olumsuz yansımaları olabilir” ifadeleriyle değerlendirdi. Gerginliğin tırmanmasının olayın bölgesel niteliğinin küresele dönüşme ihtimali doğrubileceğini de söyleyen Gezer, “Şu anda zaten Ukrayna’da, Filistin topraklarında savaş var. Bir de İran ile İsrail arasında bu gerilimin tırmanması küresel nitelikte bir istikrarsızlığa sebep olabilir” dedi.
Gerilimin bir de ekonomik boyutunun olduğunu belirten Gezer, “Ekonomik açıdan da hem petrol fiyatlarının yükselmesi, bir de Hürmüz Boğazı’nın kapatılması halinde küresel bir ekonomik resesyona bile neden olabilir. Türkiye de bundan olumsuz etkilenecektir” diye konuştu.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.