Özgür Özel; İBB’ye kayyum atanması olasılığına dair şunları söyledi
Özgür Özel; İBB’ye kayyum atanması olasılığına dair şunları söyledi
Özgür Özel; İBB’ye kayyum atanması olasılığına dair şunları söyledi
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun casusluk suçlamasıyla yeniden tutuklanmasının ardından partisinin stratejisine ilişkin konuştu, gündeme dair sorulara yanıt verdi.
Özel, “Mücadeleyi gevşetemeyiz. Onlar da seviye yükseltiyorlar. Level atlattılar, bir üst seviyeye taşıdılar saldırganlığı, iftirayı, zulmü. Biz de mücadeleyi bir üst seviyeye taşımak durumundayız. Bir yandan da muhalefeti toplumsallaştırmayı başardığımız gibi, diğer siyasi partilerle dayanışmayı da sürdürmek için birtakım görüşmeler, tasarımlar geliştiriyoruz” dedi.
"YENİ BİR PERDE AÇIYORLAR..."
Özel, partisinin Silivri’de tutuklu bulunan cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun casusluk suçlamasıyla yeniden tutuklanmasına ilişkin “CHP’ye kurumsal kimliğine ve İmamoğlu’na karşı yükselen bir çıta görüyor musunuz? Yeni bir faza mı geçildi sizce? Casusluk suçlamasını nasıl gördünüz” sorularına karşılık şu yanıtı verdi:
“Yeni bir perde açıyorlar. Tabii iddialar gitgide daha kabul edilemez bir noktaya geliyor. Bakın biz Ekrem Bey'le yıllardır birlikte siyaset yapıyoruz. Ekrem İmamoğlu'nun milliyetçi hassasiyetleri hepimizden yüksek. Ekrem İmamoğlu'nun Türkiye'nin hakkını, menfaatini koruma noktasındaki hassasiyetleri hepimizden yüksek. Yani hiçbirimize yapışmaz ama Ekrem İmamoğlu’na bu casusluk suçlaması hiçbir şekilde yapışmaz.”
"KAYYUM OLASILIĞI YOK”
Özel, İmamoğlu’nun casusluktan tutuklanmasının ardından gündeme gelen İBB’ye kayyum atanması olasılığına dair şunları söyledi:
"Sevk maddesinde de tutuklama maddesinde de terör suçu olmadığı için burada bir kayyum olasılığı falan yok. Zaten kayyum olasılığını hem 19 Mart darbesinden sonra Saraçhane’deki halkın büyük direnişi ortadan kaldırdı hem de genel olarak kamuoyundaki bu konudaki tepkiler ortadan kaldırdı. O yüzden şu anda verilen mücadele, hukuki bir mücadele var mı? Evet. Siyasi bir mücadele var mı? Evet. Ama esas olarak bir psikolojik mücadele veriliyor Türkiye'de. Yani Türkiye'de insanlar bakıyorlar ve diyorlar ki ‘Bu kadar haksızlığa, bu kadar hukuksuzluğa rağmen bunlar ayakta durabiliyorlar mı? Bu şartlarda ayakta duruyorlarsa Türkiye'yi de ayakta tutabilirler.’ İktidar son hamlesiyle siyasi mücadeleden siyasi savaşa çevirdi işi. Artık psikolojik harbe çevirdiler bu işi. O açıdan da bizim bir dakika durmaya, bir nefes almaya bile hakkımız yok."
“SADECE ŞİDDETLE REDDETMİYORUZ, KENDİLERİNE İADE EDİYORUZ”
"Bir yandan bir İngiliz ajanı üzerinden bizi casuslukla suçluyorlar. Böyle şey olmaz. Böyle bir şey varsa ya İngiltere ile diplomatik ilişkilerini gözden geçireceksin ya da böyle bir şey yoksa bize böyle bir tane itirafçı üzerinden, olur olmaz şey üzerinden, iç politikada kullanmak üzere bu kadar ağır ithamlarda bulunmayacaksın. Bunu sadece şiddetle reddetmiyoruz, şiddetle reddetmek yetmez. Bunu kendilerine iade ediyoruz. Eğer bir ajanlık faaliyeti varsa veri sızdırmasıyla bu bakanların -ki başında Hakan Fidan gelir- ülkenin başındaki de Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak bu işten mesuldür."
“MÜCADELEYİ BİR ÜST SEVİYEYE TAŞIMAK DURUMUNDAYIZ”
T24 yazarı Murat Sabuncu’nun sorularını yanıtlayan Özel, “Son hamlenin ardından farklı bir mücadele stratejiniz olacak mı” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Mücadeleyi gevşetemeyiz. Onlar da seviye yükseltiyorlar. Level atlattılar, bir üst seviyeye taşıdılar saldırganlığı, iftirayı, zulmü. Biz de mücadeleyi bir üst seviyeye taşımak durumundayız. Bir yandan da muhalefeti toplumsallaştırmayı başardığımız gibi, diğer siyasi partilerle dayanışmayı da sürdürmek için birtakım görüşmeler, tasarımlar geliştiriyoruz.”
"BABACAN'IN ÇOK CİDDİ BİR MUHALEFET SÖYLEMİ DE OLDU”
Özel, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın, “Tayyip Bey'e ne kırgınlığım var ne kızgınlığım var. Memleket sevgisinden, Allah inancından şüphem yok. Anlaşamadığımız nokta, ülkenin yönetim şekli. CHP'yle bile oturduk, çalıştık biz” sözlerinin sorulması üzerine şunları söyledi:
"Sayın Babacan CHP ile bir araya gelme, bir masaya oturma, bir listede buluşma, aynı adayı desteklemek üzere ‘CHP ile bile buluştuk, aynı partide siyaset yaptıklarımızla da buluşabiliriz’ diye söylüyor. Akit TV'deki söyleşide bu kısmı ön plana çıktı. Haber değeri de var gerçekten bu cümlelerin ama Akit TV'de Sayın Babacan'ın çok ciddi bir muhalefet söylemi de oldu. Eleştirel ve itiraz söylemi var. Onu da görmezden gelmeyelim. ‘Bugünkü AK Parti ile kategorik olarak ben AK Parti ile birlikte olmam diyemem, CHP ile de birlikte oldum, AK Parti benim eski partim’ diyor. Ama çatır çatır da muhalefet yaptı yani. Onu da not etmem lazım.”
“SEÇMEN ERDOĞAN'A YAKLAŞANDAN UZAKLAŞIYOR”
Özel, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun “Bana denirse ki 'Devlet darda, ülke ekonomisi iflas noktasında, gelin şu devleti restore edelim', hiç tereddüt etmem” ifadelerinin sorulması üzerine ise şöyle konuştu:
"Onu da benzer şekilde okuyorum. Burada sayın liderlerin bu tespitleri yaparken kendi geçmişlerini inkâr edecek halleri yok. Sonuçta geçmişte de böyle şeyler konuşuldu. Zaman zaman yalanlandı, zaman zaman doğrulandı ama sonuçta bu liderler kendi geçmişlerini inkâr etmiyorlar. Ama AK Parti'nin bugün geldiği noktaya da bir hat çekiyorlar ve orada da itirazlarını dile getiriyorlar. Biz de CHP olarak zaten şunu çok açık olarak söyledik: Ben geçen seçimlerde ortaya konan Altılı Masa birlikteliğini şeytanlaştırma, hedefe koyma falan niyetinde değilim. Ama geçen seçim kaybedildi ve o seçimden öğrenmemiz gerekenler var. Doğruları tekrar etmek, yanlışları terk etmek lazım.
Nasıl ki eski parlamenter sistemde seçimlerden sonra 40 gün koalisyonlar konuşuluyorduysa bu sistemde de seçimlere 40 gün değilse de belki birkaç ay kala herkesin kendini o güne kadar halka arz ettiği, gücünün belli olduğu noktada ittifakların konuşulması lazımdı. Ama benim sahada gördüğüm bir şey var. Erdoğan'dan partisinden, partisinin uygulamalarından, Cumhur İttifakı’ndan ciddi şekilde mustarip bir seçmen kitlesi, Erdoğan'a yaklaşandan uzaklaşıyor. Bu yüzden de partiler sonuçta en reel, en doğru değerlendirmeyi kendi seçmenlerinin yönlendirmesiyle yapacaklar.
Ve ben önümüzdeki seçimin otokrasi tarafında olanlarla demokrasi tarafında olanlar arasında yapılacağını düşünüyorum. CHP'yi de “Ben muhalefetin abisiyim, patronuyum’ değil, ‘Ben muhalefetin demokrasi tarafında olan güçlü bileşenlerinden bir tanesiyim’ diye konumladığımı söylüyorum. Kimseye ağabeylik, patronluk falan taslamadan bütün demokratlarla birlikte olmak istiyoruz. Kimseye mecbur değiliz, kimse de bize mecbur değil. Ama hepimiz bu milletin sesini duymaya mecburuz.”
"AK PARTİ OLMAYAN BİR TERÖR ÖRGÜTÜ ÇEKİLİYOR DİYE NİYE SEVİNİYOR”
Özel, “Pazar günü İmamoğlu ile ilgili casusluk sorgusu sürerken bir yandan da PKK unsurlarını Türkiye dışına çıkardığını duyurdu. Bu iki konunun aynı ana gelmesini nasıl karşılıyorsunuz” sorusuna şu yanıtı verdi:
"Birincisi ben terörün bitmesi, barışın gelmesi ve bu ülkenin kaynaklarının Kürt ve Türk çocuklarının geleceği için harcanması fikrine sahip birisi olarak örgüt, ‘Ben Türkiye'den çekiliyorum’ diyorsa bundan memnuniyet duyarım. Bunda hiçbir şüphe yok. Ama bundan iktidar niye memnuniyet duyuyor, onu anlamıyorum. Çünkü onlara göre Türkiye'de zaten terörist yoktu. Terör örgütü sıfırlanmıştı. Son terörist de burnunu bile çıkaramıyordu ve aslında teröristler sadece İBB'de kalmıştı.
Soylu diyordu ki, ‘Türkiye'de 500’ün üzerinde terörist var, hepsi İBB'de. Geri kalan gitti.’ O yüzden olmayan teröristin çıkmasına niye seviniyor AK Parti? Ben Türkiye'nin gerçek meselesini gören, Kürt sorununu da gören, terör meselesini de gören bir yerden dün yapılan açıklamaları olumlu olarak karşılıyorum. Ama aslında AK Parti'den beklerdim ki bu açıklamayı lüzumsuz olarak karşılasın. Çünkü zaten olmayan bir terör örgütü çekiliyor diye niye seviniyorlar?”
“İMRALI ZİYARETİ KONUSUNDA NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜ AK PARTİ SÖYLESİN”
Özel, “İmralı’ya Öcalan ile görüşme yapmak üzere Komisyon’dan bir heyet gitsin mi, sizin bu konudaki düşünceniz ne olur? CHP’den giden olur mu” sorusuna karşılık şunları söyledi:
"AK Parti, İmralı'ya gitme konusunda ne diyor? Gidiyor mu, gitmiyor mu? İsimleri belirlemiş mi? Heyete Meclis Başkanı Numan Bey başkanlık edecek mi? Bunlar yanıtlanmadan dönüp CHP’ye sor. Siz önce bir pozisyonlarınızı netleştirin. Ben günü geldiğinde pozisyonumu zaten netleştirdim, komisyon konusunda da diğer konularda da. Herkesin pozisyonu bir netleşsin.
AK Parti’ye sorulmayan sorunun CHP'ye sorulmasını ben doğru bulmuyorum. Bugünkü süreçte, komisyonda arkadaşları görevlendirdik. Haftalık bilgilendirme yapıyorlar bize. Bize komisyondaki arkadaşlarımızdan ‘İmralı'ya gidilmesi isteniyor, bu konuda da AK Parti’nin tutumu bu, MHP’nin tutumu bu’ diye bir komisyon geri bildirimi gelmedi. Geldiği gün biz bunu kendimiz değerlendiririz ama esas AK Parti cevaplasın. İmralı ziyareti konusunda ne düşünüyormuş AK Parti?
"KOMİSYONU KISITLI AYGITA ÇEVİRMEYE ÇALIŞIYORLAR”
"Komisyonu sorunları gören ve çözen bir komisyon yerine bir kısıtlı aygıta çevirmeye çalışıyorlar. Bu iradenin iktidar tarafında böyle olduğunu görüyorum. DEM, muhalefet partileri çok daha geniş bir yerden bakıyor. Biz terörsüz ve demokratik bir Türkiye diye bakıyoruz. Bunlar terör örgütünün silah bırakması için belli kanunları söylüyorlar. Aslında bir yandan da kendilerini de yalanlayarak ilerliyorlar. Eskiden demişlerdi ki ‘Hiçbir pazarlık yapmadık.’ Şimdi, önceden pazarlığını yaptıkları birçok kanunun çıkma işini ortaya koyuyorlar. Ama kendilerinin gündeminde olmayan ve onların gündemine getirilmeyen birçok demokratik düzenleme ki Kürt sorununun kalıcı ve barışçıl çözümü buna aittir, bunları da görmezden geliyorlar.
Milletten yüzde 95 oranında bir temsiliyet almış Meclis’in, bir siyasi parti dışında hepsinin katılım sağladığı bir komisyonun, Meclis Başkanı başkanlığında görev yapan bu kadar büyük komisyonun birçok sorunu çözebilecek ve demokratikleşme adımlarını atabilecek, aslında Türkiye'nin ekonomisine de sosyal hayatına da iç barışına da katkı sağlayabilecek böyle bir komisyonun, böyle bir kısıtlı aygıt gibi görülmesini sorunlu görüyorum. Bunun aşılması için CHP, komisyonda inisiyatif almaya ve bu konuda zorlayıcı olmaya devam edecek. Hatta burada dozu biraz daha önümüzdeki süreçte arttıracağız. Hem önümüzdeki birkaç haftaki çalışmalar hem de komisyonun rapor ve eylem aşamasına geçtiği süreçte."
“MASADAN KALKMAMIZI EN ÇOK ERDOĞAN İSTİYOR”
Özel, CHP’nin masadan kalkıp kalkmayacağı sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Bizim masadan kalkmamızı en çok Tayyip Erdoğan istiyor. Bizim masadan kalkmamız ne soruna katkı sağlayacak ne ülkeye katkı sağlayacak. Bir tek onların birtakım basit çıkar hesaplarına katkı sağlayacak. Ben bu imkânı onlara sağlamak istemiyorum.”
"STARMER'İN TÜRKİYE'DEKİ DEMOKRASİ SORUNUNU GÖRMEZDEN GELMESİNİN AFFEDİLİR TARAFI YOK”
Özel, “Bir sosyal demokrat olan İngiltere Başbakanı’nın CHP’nin yaşadıkları konusundaki tavrını nasıl görüyorsunuz” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Ben geçtiğimiz PES toplantısında liderler yemeğinde de en ağır şekilde İngiltere İşçi Partisi’nin tutumunu eleştirdim ve en çok alkış alan konuşmalardan bir tanesi buydu. Bugün Starmer, Amerika ve İsrail ile birlikte Suriye'de birtakım hesaplar yapan bir planın içinde. 19 Mart darbesinde nasıl Trump, Erdoğan'a meşruiyet verdiyse Starmer da sessiz kalarak bir meşruiyet vermeyi tercih etti. Ben de bunu hem İngiltere'nin en yüksek tirajlı gazetelerine verdiğim röportajlarla hem İngiltere İşçi Partisi’ndeki dostlarıma verdiğim mesajlarla hem Sosyalist Enternasyonal ve Avrupa Sosyalist Partisi zemininde yaptığım eleştirilerle ifade ettim.
Durum şu: Starmer bugün Türkiye'de ve ben Eurofighter meselesinin çözülmesini Türkiye'nin güvenlik konusu, millî savunma stratejisi açısından doğru buluyorum ve destekliyorum, Eurofighter'lar gelsin. Ama Starmer'in Türkiye'deki demokrasi sorununu görmezden gelmesinin affedilir tarafı yok. Ama Starmer da şöyle bir durumda: Şu anda ben dünyada en çok destek alan sosyal demokrat liderim hem anketlerde hem son seçimde. Starmer, anketlerde Avrupa'nın en az destek alan lideri durumunda ve adeta İngiltere'de bir nefret objesi demeyeyim ama neredeyse istenmeyen kişi ilan edilecek. Bu geçtiğimiz hafta da çok yazıldı, çizildi zaten. Starmer kendi ülkesinde güven onayı en düşmüş lider. Benim güven onayım, ülkemdeki güvenim Starmer'in ülkesindeki güven onayının neredeyse dört katı. Starmer'ı PES’te savunamıyorlar.
Başbakan yardımcısı geldi PES’te ve ‘Otokratlar günde üç kere kavga ediyor, biz haftada bir ediyoruz, daha dirençli olmalıyız’ dedi. Oysa biz Türkiye'de kavga veriyoruz ve yanlış tarafı tutuyorlar. Bunu da açık açık PES liderler yemeğinde de söyledim, her fırsatta da söylüyorum. Starmer tarih önünde bunun hesabını veremeyecek. Şu an onlar Blair çizgisi izliyorlar. Zaten Blair, ‘üçüncü yol’ diyerek İşçi Partisi’ni bambaşka bir yere savurmuştu ve çok ağır bedelleri oldu sonra. İsrail'deki, Filistin'deki, Gazze'deki yönetim Blair liderliğinde olacak. Bu Blair ki Amerika'nın Irak’ı işgaline destek vermiş ve orada kitle imha silahlarının bulunacağına ikna olmuş ve kamuoyunu ikna etmiş birisidir. 1 buçuk milyon Müslüman öldü orada.
O yüzden ben Blair’in çizgisiyle ideolojik olarak da mesafeliyim. Blair’in geçmişte yaptıklarıyla tarihsel olarak da mesafeliyim. Bugün Blair çizgisi izleyen İngiliz İşçi Partisi ile de bugünkü siyasal çizgiyle de çok mesafeliyim. En net eleştirilerimi yaptım. Kardeş partilerimiz arasında da Starmer'ın tutumuna yönlendirdiğim eleştiriler en yüksek desteği alıyor. Bunu ifade etmem lazım.”
“MHP'DEN SERTLİK GÖRMEDİKÇE MHP'YE SERTLİK YAPAN BİRİSİ DEĞİLİM”
Özel, “MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile sert bir polemiğe girdiniz. Şu anda durum nedir” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Son görüştüğümüzden sonra Devlet Bey bize sert bir çıkış yaptı. Ben de ona karşı bir cevap verip ‘Duymak istemediğimi, hak etmediğimi duyarsam hak ettiğinizi duyarsınız’ diye Devlet Bey değil ama özellikle MHP'nin birtakım isimlerine özellikle gönderme yapmıştık. Şu ara Devlet Bey'in ve MHP'nin dilinde de o günkü sertlik yok. Ben MHP'den sertlik görmedikçe MHP'ye sertlik yapan birisi değilim ama partimin hakkını hukukunu da korumam lazım.
En son mahkeme kararı da şikâyet edenlerin CHP'li olmadığını, iftira atanların CHP'li olmadığını, CHP'nin kurumsal kimliğinin ayakta olduğunu tescil etti. Zaten CHP’de de bir ayrışma yok. Varsa yüzde 99’a yüzde 1’lik bir ayrışma var. Partinin yüzde 99’u bir arada durmayı başardı bu süreçte. Ümit ediyorum, bundan sonra CHP’ye karşı özenli bir dil kullanılır, biz de aynı özenli dille cevap veririz.”
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.
