Demirtaş'tan 4 maddeli "iç cephe güçlenmeli" mesajı
Demirtaş'tan 4 maddeli "iç cephe güçlenmeli" mesajı
Demirtaş'tan 4 maddeli "iç cephe güçlenmeli" mesajı
2016'dan beri cezaevinde olan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İsrail - İran çatışmasına ilişkin olarak yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'de "iç cephenin güçlendirilmesi" vurgusu yaparken, Abdullah Öcalan'ın çağrısı ve PKK'nın fesih kararıyla birlikte silahsızlanma sürecinin herhangi bir tıkanmaya ya da provokasyona yer verilmeden hızlıca tamamlanması gerektiğini ifade etti. 4 maddede önerilerini sıralayan Demirtaş, tutuklu belediye başkanları ve bürokratların tutuksuz yargılanması ve tahliyelerin başlaması gerektiğini ifade etti. Demirtaş, "İç cepheyi güçlendirme amacına da adalet duygusunun gelişmesine de hizmet etmediği açık olan siyasi görünümlü yargı tacizlerine kesinlikle son verilmelidir" dedi. AKP'nin "Adımız kardeşlik, soyadımız Türkiye" sloganına atıfta bulunan Demirtaş, "Madem soyadımız Türkiye'dir, o halde herkesi soyadımız etrafında birleşmeye ve bunun için sorumluluk almaya davet ediyorum" dedi.
Selahattin Demirtaş, İsrail - İran çatışmasının ardından "Hamaset değil, cesaret zamanıdır" başlıklı bir açıklama kaleme aldı. Demirtaş'ın açıklamasında, bölgesel barışı savunmanın yanında içeride de birliği ve barışı sağlamakla daha hızlı ve cesur hareket edilmesi gerektiğini ifade etti.
Demirtaş, Orta Doğu'daki gerilimin kısa sürede bitmeyeceğini ifade ederken, "kısa, orta ve uzun vadeli bir iç ve dış ortak politika hattının belirlenmesi için" Cumhurbaşkanı'nın davetiyle bütün siyasi parti genel başkanlarının bir çalışma toplantısı yapması gerektiğini dile getirdi.
Demirtaş ayırca, "Bizler Türkiye toplumu olarak bu dönemde bir ve beraber olacağız; olası risklere, saldırılara, provokasyonlara karşı gerektiğinde Edirne’den Hakkari’ye kadar 86 milyonluk bir halk ordusuna dönüşeceğiz; ortak vatanımızı canımız pahasına savunacağız" ifadesini kullandı.
"İçeride birliği ve barışı sağlamakta daha hızlı ve cesur hareket etmemiz gerekir"
Demirtaş'ın açıklamasının tamamı şöyle:
"İran rejimi uzun yıllardır demokrasi ve insan haklarına tümden kapalı kalmakla, öncelikle kendi yurttaşlarına büyük haksızlık yapıyor. Ancak hiçbir gerekçe, emperyal müdahaleye haklılık kazandırmaz. İran’a yönelik askeri operasyonun durmasını ve müzakere masasına dönülmesini esas almamız gerekir. Fakat görünen o ki, Orta Doğu’ya emperyal müdahaleler, kendilerince sonuç alıncaya kadar durmayacak. Bizim, bölgesel barışı ilkesel olarak savunma ve bunun için yoğun çaba harcamanın yanı sıra, içeride de birliği ve barışı sağlamakta daha hızlı ve cesur hareket etmemiz gerekir.
"Yargı tacizlerine kesinlikle son verilmelidir"
Bu çerçevede;
1- Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı ve PKK’nin fesih kararıyla birlikte silahsızlanma sürecinin herhangi bir tıkanmaya ya da provokasyona yer vermeden, olabilecek en hızlı şekilde tamamlanması için tüm tarafların en yüksek düzeyde çaba, cesaret ve feraset gösterebilmesi gerekir.
2- İç cepheyi güçlendirme amacına da adalet duygusunun gelişmesine de hizmet etmediği açık olan siyasi görünümlü yargı tacizlerine kesinlikle son verilmelidir. Ortada bir suç isnadı varsa bunun, tarafsızlığı ve bağımsızlığı sorgulanmayacak başsavcılar, savcılar ve yargıçlar eliyle yürütülmesi için gerekli adımlar atılmalıdır.
Seçilmiş belediye başkanları ve bürokratların tutuksuz yargılanmaları iç hukukumuzun da gereğidir ve bu konuda artık somut mesafe kat edilmeli, tahliyeler sağlanmalı, adil bir yargı süreciyle de davalar en hızlı şekilde sonuçlandırılmalıdır. Orta Doğu’daki ateş devasa bir yangına dönüşürken toplumu dışlayacak böylesi tutumlarda ısrar edilmemelidir.
"Gerektiğinde Edirne’den Hakkari’ye kadar 86 milyonluk bir halk ordusuna dönüşeceğiz"
3- Böyle bir dönemde hiç kimse küçük hesaplar yaparak maceracı, riskli ve sonu felaketle sonuçlanacak hamleleri aklından bile geçirmemelidir. Unutulmamalıdır ki, emperyalizm bin kazanmadan kimseye bir vermez. Bizler Türkiye toplumu olarak bu dönemde bir ve beraber olacağız; olası risklere, saldırılara, provokasyonlara karşı gerektiğinde Edirne’den Hakkari’ye kadar 86 milyonluk bir halk ordusuna dönüşeceğiz; ortak vatanımızı canımız pahasına savunacağız.
Kendi iç sorunlarımızı da kendi aramızda, karşılıklı güven çerçevesinde ve “kardeşlik ruhuyla” çözeceğiz. Bunun dışındaki her arayış sadece felaket getirir. Bu konuda ezberci, öfkeli, intikamcı ve kindar hiçbir yaklaşıma prim vermeyecek, cesur ve samimi olacağız.
4- Orta Doğu yangınının kısa sürede sönmeyeceğini öngörerek kısa, orta ve uzun vadeli bir iç ve dış ortak politika hattının belirlenmesi ve her siyasi grubun bu hattı gönül rahatlığıyla savunabilmesi için Cumhurbaşkanı’nın davetiyle, TBMM’de tüm siyasi parti genel başkanlarıyla bir çalışma toplantısının en kısa zamanda yapılması yararlı olacaktır.
"Madem soyadımız Türkiye..."
Belirttiğim noktaların hiçbiri iç politikada nezakete dayalı demokratik muhalefetin ve iktidarın denetlenmesinin, eleştirilmesinin önünde engel değildir. Birlik ve beraberlik iktidar partisinin değil, Türkiye’nin etrafında olacaktır. Madem soyadımız Türkiye’dir, o halde herkesi soyadımız etrafında birleşmeye ve bunun için sorumluluk almaya davet ediyorum.
Bu kasırga bir gün elbette dinecek ve bizler bu toprakların kadim halkları olarak burada, bir arada, eşitçe ve özgürce yaşayacağız."
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.