Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam

Erdoğan'ın duvarlara astığı sözün sahibi hapisteki CHP Belediye Başkanı Ahmet Özer'in

Bursa 05.06.2025 - 10:16, Güncelleme: 05.06.2025 - 10:30
 

Erdoğan'ın duvarlara astığı sözün sahibi hapisteki CHP Belediye Başkanı Ahmet Özer'in

Erdoğan'ın duvarlara astığı sözün sahibi hapisteki CHP Belediye Başkanı Ahmet Özer'in
Her bayram, insan hafızasına verilmiş bir ödüldür. İstanbul'un sokakları Erdoğan'ın bayram afişleriyle dolu. Cumhurbaşkanlığı forsu yok. AKP'nin logosu ilanlarda görünüyor. Sürpriz değil... Otobanın yanındaki binanın giydirmesi SEV Medya'nın. Sahibi hapiste. Şirkete kayyum atanmış. Fulya'da, yolun kenarındaki etkin pişmancı İlbaklar'ın yeri. Şirkete kayyum atanmış. Onların yerinde de Erdoğan'ın afişleri. Otobanların üst geçidindeki alanlar Adversity'nin. Sahibi meşhur Murat Kapki. Bu yüzden E-5'in üstgeçitleri Erdoğan'ın mesajlarıyla dolu. Kısacası bu bayramın kazananı, reklam alanlarının sahiplerini tutuklayıp, şirketlerine kayyum atayıp, ardından yerlerine kendi afişini asan Erdoğan! Ancak bu kadar değil... AHMET ÖZER’İN SLOGANI Afişlerde bir slogan yazıyor: Adımız Kardeşlik Soyadımız Türkiye. İşte bu sloganı çok yakın zamanda duydum. Nerede mi? Malum, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer de hapiste. CHP'den İstanbul'un en büyük ilçesini kazandıktan sonra PKK ile suçlanarak hapse atıldı. İlk duruşması 23 Mayıs'ta Silivri'deydi. Ben de o salondaydım.  Aslında Silivri Cezaevi Kampüsü içindeki yargılamaları yıllar önce çok tartışmıştık. Ergenekon-Balyoz kumpasları sürecinde, cezaevi içinde yargılama yapmanın hukuksuzluğunu avukatlar anlatmıştı. Gelgelelim, kumpas davaları bitip, FETÖ yargılamaları başlayınca, salonun mucidi olan FETÖ'cüler kendi icatlarında yargılanacakları için pek de ses çıkmadı. FETÖ yargılamalarının ardından üçüncü tur yine muhalefetin davalarının oldu. Sanki o günleri hatırlatır gibi... Duruşma salonunda yanıma Hıdır Hokka oturdu. Belki hatırlarsınız. Hokka, kumpas davaları sürecinde Silivri önünde nöbet çadırı kurmuş, yıllarca orada beklemiş, ‘Silivri Valisi’ lakabını almıştı. Onca zaman sonra gördüğüm Hokka, Silivri'den kopamamış. İlçeye yerleşmiş. Eski alışkanlıklarla kritik davaları izlemeye devam ediyormuş. Yıllar sonra onu görünce içimden 'Batı yakasında değişen bir şey yok' dedim. İşte o gün Ahmet Özer savunmasında şunu söylemişti: “10 yıl önce söylediğim, öne sürdüğüm fikirler benimsenerek bir süreç yürütüldüğünü ve hatta benim sözlerimin AKP Sözcüsü ve Cumhurbaşkanı tarafından kullanıldığını da memnuniyetle takip ediyorum. 'Adlarımız farklı olsa da soyadımız Türkiye’dir' sözü bana aittir. En son, bana operasyon yapılmadan bir gün önce 29 Ekim de Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında Esenyurt Meydanında onbinlerin önünde bu sözü söyledim.” İşte Erdoğan'ın astığı o afişlerdeki sözün kaynağını o salonda duydum. Bu kadar değil, başka şeyleri de... 65 YAŞINDA İLK KEZ YARGILANDI -Ahmet Özer, Van'ın ilkokulu olmayan bir köyünden, 22 çocuklu bir aileden çıkıp profesör olmuştu. Bunu 'Cumhuriyetin kazanımlarıyla' açıklıyordu. -Profesör olunca, okumasını çok isteyen babasının mezarına gidip 'baba, rahat uyu, bak seni mahçup etmedim, okudum geldim' demişti. -Dedesi 9 Eylül'de İzmir'e Atatürk'le birlikte giren bir Kurtuluş Savaşı gazisiydi. -Kitaplarından, yaşamından, konuşmalarından örneklerle ülkenin bölünmesinin Kürtler'e de zarar vereceğini anlattı. Atatürk'ten referans verdi: 'Kürtlerle Türkler arasında bir sınır çizmek her iki halkın da mahvına yol açar'.  -Yeni değil 2011'den beri CHP üyesiydi. -Esenyurt'a kayyum atandığını daha savcıya ifade verirken yandaş medyadan öğrenmişti. -Açıkladığı anketlere göre, Esenyurt halkının yüzde 81'i tutuklanmasına ve kayyum atanmasına karşıydı. Yüzde 50 ile kazandığı seçimde bugün oyu yüzde 65'e çıkmıştı. -40 yıl akademisyenlik ve her seviyede bürokratlık yapmış. 38 kitap, 200 makale, 350 bildiride imzası var. Hayatında hiç soruşturulmamış, hiç yargılanmamış. Ta ki 64 yaşında Esenyurt Belediye Başkanı olana kadar... -Tek kişilik iddianamesinin yazımını 4 ay, yargılanmayı 7 ay beklemiş. YİNE GİZLİ TANIK EFSANELERİ -Aleyhindeki gizli tanık 2019 ve 2020'de örgütten ayrılıp ifade vermiş, tek kelime adını anmamıştı.  -İmralı tutanaklarında adı geçtiği için içerdeydi ancak bugün Öcalan'ın mektubu devletin ajansından okunuyordu. -İki ay boyunca dinlenen telefonundan çıkan tek suçlama, kardeşi PKK'dan tutuklu birine annesi öldüğü için dilediği başsağlıydı. (Bu yargılama olurken, Türkiye, Adalet Bakanı'nın kardeşinin FETÖ dosyasını konuşuyordu.) -Adli işlem kaydı olan 694 kişiyle telefon görüşmesi olduğu söyleniyordu. Bu kişiler arasında DEM'li Pervin Buldan, Tuncer Bakırhan, Ahmet Türk, AKP Van Belediye Başkan Adayı Necdet Takva, CHP'li Zeynel Emre ve Yüksel Taşkın gibi bir dizi tanınmış isim vardı. Hatta telefonla sipariş verdiği 'Ege Yöresel Ürünler' şirketi bile... MEĞER KIRMIZI BÜLTEN YOKMUŞ -Remzi Kartal'ı çok konuştuk ya... Ahmet Özer onunla 10 yıl önce telefonla konuşmakla suçlanıyordu. AKP'li Hüseyin Yayman'ın Kartal ile yemek yerken fotoğrafı çıktığını hatırlattı. Özer akrabalıkla suçlanırken, Remzi Kartal'ın yeğeni geçen dönem AKP'de vekil yapılmıştı. -Daha da ilginci... Remzi Kartal hakkında kırmızı bülten olduğu yazılıyordu. Ortaya çıkmıştı ki Kartal hakkında kırmızı bülten yoktu. -Kardeşi, oturduğu sitenin yöneticisi, kiracısı, yeğeni ile para hareketi şüpheli gösterilmişti. -Yazdığı romandaki karakterin PKK'lı olması, belediyeye gönderilen bir mizah dergisindeki çizim, belediyenin festivalindeki bir şarkıcının bağlantıları ona suçlama olarak yönelmişti.  -TBMM'den AKP'ye bir dizi kurum onu Kürt meselesi üzerine çağırmış, dinlemiş, görüşlerine raporlarında yer vermişti ama o görüşler bugün yargılanıyordu. 800 DOSYADA AYNI TANIK -Tutuklanırken yoktu. Sonrasında Özer'in aleyhinde tanık olan kişinin 800 ayrı dosyada da tanıklık yaptığı ortaya çıkmış. Özer'in avukatı şunu söyledi: 'Benim 800 tane tanıdığım yok, zannediyorum terör örgütünde bir yöneticinin bile bu kadar tanıdığı yoktur.' Ahmet Özer, duruşmanın sonunda birkaç yüz metre ötedeki cezaevine götürülürken, adı geçti diye suçlandığı İmralı'ya, Silivri'den 'süreç' kapsamında mahpuslar taşınıyordu. Özer'in sözleri ise bayram kutlaması olarak Erdoğan tarafından duvarlara asılıyordu. Kendisinin mahkemede sık sık vurguladığı gibi: Van'da doğup Esenyurt'a CHP'den seçilmiş bir belediye başkanı olmasa yargılanmayacaktı. Oysa bu ona Cumhuriyet'in sunduğu bir fırsattı. İlk kez 16 yıl önce duruşma izlediğim salondan çıkarken içimde aynı his var: Yine gizli tanıklar, yine çuval dosyalar, yine soyut suçlamalar, yine itibarsızlaştırılmalar, yine 'telefonla konuştun'lar... Silivri rejiminde isimler değişiyor. Ama düzeni olduğu gibi devam ediyor. Bayram bayram gibi yaşansın diye çile çekenler olduğunu unutmayın.
Erdoğan'ın duvarlara astığı sözün sahibi hapisteki CHP Belediye Başkanı Ahmet Özer'in

Her bayram, insan hafızasına verilmiş bir ödüldür.

İstanbul'un sokakları Erdoğan'ın bayram afişleriyle dolu. Cumhurbaşkanlığı forsu yok. AKP'nin logosu ilanlarda görünüyor.

Sürpriz değil...

Otobanın yanındaki binanın giydirmesi SEV Medya'nın. Sahibi hapiste. Şirkete kayyum atanmış. Fulya'da, yolun kenarındaki etkin pişmancı İlbaklar'ın yeri. Şirkete kayyum atanmış. Onların yerinde de Erdoğan'ın afişleri. Otobanların üst geçidindeki alanlar Adversity'nin. Sahibi meşhur Murat Kapki. Bu yüzden E-5'in üstgeçitleri Erdoğan'ın mesajlarıyla dolu.

Kısacası bu bayramın kazananı, reklam alanlarının sahiplerini tutuklayıp, şirketlerine kayyum atayıp, ardından yerlerine kendi afişini asan Erdoğan!

Ancak bu kadar değil...

AHMET ÖZER’İN SLOGANI

Afişlerde bir slogan yazıyor: Adımız Kardeşlik Soyadımız Türkiye.

İşte bu sloganı çok yakın zamanda duydum. Nerede mi? Malum, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer de hapiste. CHP'den İstanbul'un en büyük ilçesini kazandıktan sonra PKK ile suçlanarak hapse atıldı. İlk duruşması 23 Mayıs'ta Silivri'deydi. Ben de o salondaydım. 

Aslında Silivri Cezaevi Kampüsü içindeki yargılamaları yıllar önce çok tartışmıştık. Ergenekon-Balyoz kumpasları sürecinde, cezaevi içinde yargılama yapmanın hukuksuzluğunu avukatlar anlatmıştı. Gelgelelim, kumpas davaları bitip, FETÖ yargılamaları başlayınca, salonun mucidi olan FETÖ'cüler kendi icatlarında yargılanacakları için pek de ses çıkmadı. FETÖ yargılamalarının ardından üçüncü tur yine muhalefetin davalarının oldu.

Sanki o günleri hatırlatır gibi...

Duruşma salonunda yanıma Hıdır Hokka oturdu. Belki hatırlarsınız. Hokka, kumpas davaları sürecinde Silivri önünde nöbet çadırı kurmuş, yıllarca orada beklemiş, ‘Silivri Valisi’ lakabını almıştı. Onca zaman sonra gördüğüm Hokka, Silivri'den kopamamış. İlçeye yerleşmiş. Eski alışkanlıklarla kritik davaları izlemeye devam ediyormuş. Yıllar sonra onu görünce içimden 'Batı yakasında değişen bir şey yok' dedim.

İşte o gün Ahmet Özer savunmasında şunu söylemişti: “10 yıl önce söylediğim, öne sürdüğüm fikirler benimsenerek bir süreç yürütüldüğünü ve hatta benim sözlerimin AKP Sözcüsü ve Cumhurbaşkanı tarafından kullanıldığını da memnuniyetle takip ediyorum. 'Adlarımız farklı olsa da soyadımız Türkiye’dir' sözü bana aittir. En son, bana operasyon yapılmadan bir gün önce 29 Ekim de Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında Esenyurt Meydanında onbinlerin önünde bu sözü söyledim.”

İşte Erdoğan'ın astığı o afişlerdeki sözün kaynağını o salonda duydum.

Bu kadar değil, başka şeyleri de...

65 YAŞINDA İLK KEZ YARGILANDI

-Ahmet Özer, Van'ın ilkokulu olmayan bir köyünden, 22 çocuklu bir aileden çıkıp profesör olmuştu. Bunu 'Cumhuriyetin kazanımlarıyla' açıklıyordu.

-Profesör olunca, okumasını çok isteyen babasının mezarına gidip 'baba, rahat uyu, bak seni mahçup etmedim, okudum geldim' demişti.

-Dedesi 9 Eylül'de İzmir'e Atatürk'le birlikte giren bir Kurtuluş Savaşı gazisiydi.

-Kitaplarından, yaşamından, konuşmalarından örneklerle ülkenin bölünmesinin Kürtler'e de zarar vereceğini anlattı. Atatürk'ten referans verdi: 'Kürtlerle Türkler arasında bir sınır çizmek her iki halkın da mahvına yol açar'. 

-Yeni değil 2011'den beri CHP üyesiydi.

-Esenyurt'a kayyum atandığını daha savcıya ifade verirken yandaş medyadan öğrenmişti.

-Açıkladığı anketlere göre, Esenyurt halkının yüzde 81'i tutuklanmasına ve kayyum atanmasına karşıydı. Yüzde 50 ile kazandığı seçimde bugün oyu yüzde 65'e çıkmıştı.

-40 yıl akademisyenlik ve her seviyede bürokratlık yapmış. 38 kitap, 200 makale, 350 bildiride imzası var. Hayatında hiç soruşturulmamış, hiç yargılanmamış. Ta ki 64 yaşında Esenyurt Belediye Başkanı olana kadar...

-Tek kişilik iddianamesinin yazımını 4 ay, yargılanmayı 7 ay beklemiş.

YİNE GİZLİ TANIK EFSANELERİ

-Aleyhindeki gizli tanık 2019 ve 2020'de örgütten ayrılıp ifade vermiş, tek kelime adını anmamıştı. 

-İmralı tutanaklarında adı geçtiği için içerdeydi ancak bugün Öcalan'ın mektubu devletin ajansından okunuyordu.

-İki ay boyunca dinlenen telefonundan çıkan tek suçlama, kardeşi PKK'dan tutuklu birine annesi öldüğü için dilediği başsağlıydı. (Bu yargılama olurken, Türkiye, Adalet Bakanı'nın kardeşinin FETÖ dosyasını konuşuyordu.)

-Adli işlem kaydı olan 694 kişiyle telefon görüşmesi olduğu söyleniyordu. Bu kişiler arasında DEM'li Pervin Buldan, Tuncer Bakırhan, Ahmet Türk, AKP Van Belediye Başkan Adayı Necdet Takva, CHP'li Zeynel Emre ve Yüksel Taşkın gibi bir dizi tanınmış isim vardı. Hatta telefonla sipariş verdiği 'Ege Yöresel Ürünler' şirketi bile...

MEĞER KIRMIZI BÜLTEN YOKMUŞ

-Remzi Kartal'ı çok konuştuk ya... Ahmet Özer onunla 10 yıl önce telefonla konuşmakla suçlanıyordu. AKP'li Hüseyin Yayman'ın Kartal ile yemek yerken fotoğrafı çıktığını hatırlattı. Özer akrabalıkla suçlanırken, Remzi Kartal'ın yeğeni geçen dönem AKP'de vekil yapılmıştı.

-Daha da ilginci... Remzi Kartal hakkında kırmızı bülten olduğu yazılıyordu. Ortaya çıkmıştı ki Kartal hakkında kırmızı bülten yoktu.

-Kardeşi, oturduğu sitenin yöneticisi, kiracısı, yeğeni ile para hareketi şüpheli gösterilmişti.

-Yazdığı romandaki karakterin PKK'lı olması, belediyeye gönderilen bir mizah dergisindeki çizim, belediyenin festivalindeki bir şarkıcının bağlantıları ona suçlama olarak yönelmişti. 

-TBMM'den AKP'ye bir dizi kurum onu Kürt meselesi üzerine çağırmış, dinlemiş, görüşlerine raporlarında yer vermişti ama o görüşler bugün yargılanıyordu.

800 DOSYADA AYNI TANIK

-Tutuklanırken yoktu. Sonrasında Özer'in aleyhinde tanık olan kişinin 800 ayrı dosyada da tanıklık yaptığı ortaya çıkmış. Özer'in avukatı şunu söyledi: 'Benim 800 tane tanıdığım yok, zannediyorum terör örgütünde bir yöneticinin bile bu kadar tanıdığı yoktur.'

Ahmet Özer, duruşmanın sonunda birkaç yüz metre ötedeki cezaevine götürülürken, adı geçti diye suçlandığı İmralı'ya, Silivri'den 'süreç' kapsamında mahpuslar taşınıyordu. Özer'in sözleri ise bayram kutlaması olarak Erdoğan tarafından duvarlara asılıyordu.

Kendisinin mahkemede sık sık vurguladığı gibi: Van'da doğup Esenyurt'a CHP'den seçilmiş bir belediye başkanı olmasa yargılanmayacaktı. Oysa bu ona Cumhuriyet'in sunduğu bir fırsattı.

İlk kez 16 yıl önce duruşma izlediğim salondan çıkarken içimde aynı his var: Yine gizli tanıklar, yine çuval dosyalar, yine soyut suçlamalar, yine itibarsızlaştırılmalar, yine 'telefonla konuştun'lar... Silivri rejiminde isimler değişiyor. Ama düzeni olduğu gibi devam ediyor.

Bayram bayram gibi yaşansın diye çile çekenler olduğunu unutmayın.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve medyakorkusuz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami sohbetler omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat