Urfa’da mevsimlik tarım işçileri ağır koşullarda çalışıyor
Her yılın Mart ayında başlayan ve Ekim ayının başlarında kadar devam eden kayıt dışı çalıştırılan ve hiçbir sosyal güvenceleri olmayan mevsim işçiler, bu yılda aynı koşullardaki mesailerini sürdürdü.
Mevsimlik işçiliğin yoğun olarak yaşandığı yerlerden biri olan Urfa’da mevsimlik işçiler, Mart ayı itibariyle batıdaki kentlere doğru yola koyuldu. Aralarında kadın, çocuk, yaşlıların da bulunduğu aileler, çalıştığı işlerde; kilogram, kasa, torba başı veya saat başına yevmiye usulü ücretle 10 ay boyunca çalışmalarını sürdürdü.
Hiçbir güvenceleri olmadan çocuklarıyla 10 ay boyunca sağlıksız yaşam koşullarının olduğu çadırlarda yaşamlarını sürdüren tarım işçileri, her yıl olduğu gibi bu yıl da üst üste bindirilerek götürüldüğü kentlerin yollarında yaşanan kazalarda yakınlarını kaybetti. Birçok çocuk da ailelerinin geçim mücadelesi nedeniyle okullarına devam etmediği gibi çocuk yaşta emek sömürüsünün hedefi oldu.
Su parayla, hastane yokMevsimlik işçilerin sorunlarına dair çalışmalar yürüten Urfa Barosu Emek Komisyonu üyesi Zeynep Kurt, saha araştırmaları ve temas kurdukları işçilerden yaşanan sorunları dinlediklerini ifade ederek, "Öncelikli sorunların başında barınma yetersizliği ve temel haklardan yoksunluk. İşçiler çadırlarda yaşanmaya zorlanmakta. Bu çadırlarda alt yapı olmadığı için gerek kanalizasyon, elektrik, hatta temiz suya dahi erişilemiyor. Temiz suya erişim sağlanamaması birçok enfeksiyon hastalığını da beraberinde getiriyor. Aynı zamanda işverenlerin işçilere tankerlerle su sattıklarını öğreniyoruz. Diğeri de sağlığa erişimin yetersizliği. Doğum öncesi ve doğumdan sonra kadınlar hastaneye ulaşmakta zorlanıyor. Ancak ölüm-kalım meselesi olan durumlarda hastaneye götürülüyorlar. Diğer hastalık durumlarında ise kendi koşullarında idare ederek çalıştırılmaya zorlanıyorlar" diye konuştu.
Fotoğraf: MA
Yetersiz beslenme
Sağlık hakkı ihlaline ek olarak işçilerin yetersiz beslenmesine yol açan uygulamalara işaret eden Zeynep Kurt, "Yetersiz beslenme sorunu gizli gizli ilerleyen bir sorun aslında. Elektriğin çadır kentlerin çoğunda olmaması sebebiyle buzdolabı ve çamaşır makinesi kullanılmıyor. Buzdolabının olmayışı birçok gıdaya erişimi zorlaştırıyor. Pek çok tarım işçisi ebeveynin çocukları yetersiz beslenmeden kaynaklı hastalıklar yaşıyor" ifadelerini kullandı.
Çocukların ayrıca eğitime ulaşmakta zorluklar yaşadığına vurgu yapan Zeynep Kurt, mevsimlik tarım işçiliği yapan ailelerin çocuklarının eğitim yılının 2 aydan fazlasını tarlalarda geçirdiğini kaydetti. Zeynep Kurt, "Eğitim Bakanlığı başka kente giden çocukların bu kentlerdeki okullara yerleştirilmesi için adımlar attı, ancak bunların denetlemesi hâlâ yapılmıyor. Koşullar hala yetersiz. Çocuklar günde sadece 2 saat okula ulaşabiliyor. Temel sorun, kayıt dışılık. Kayıt dışılık sebebiyle zaten hangi çocuğun mevsimlik tarım işçisi bir ailede yaşadığı ya da başka kente göçtüğü bilinmiyor" diye belirtti.
“Tarım işçilerinin yüzde 80’ni kayıt dışı çalıştırılıyor”Ulaşımda yaşanan can kayıplarına işaret eden Zeynep Kurt, kapasitesinden fazla sayıyla araçlara doldurulan işçilerin pek çok kez bu yollarda yaşamını yitirdiğini söyledi. Zeynep Kurt, "Tarım işçilerinin yüzde 80’ni kayıt dışı çalıştırılıyor. Kayıt dışı çalışması denetimin yetersizliğini gözler önüne seriyor. Kayıt dışı çalışan işçiler, kazalarda başlarına gelebilecek herhangi bir durumda sigorta haklarından mahrum bırakılıyor" dedi.
“Kadınlar ve çocuklar sömürülüyor”Kadın ve çocukların daha derinden etkileyen sorunlara dikkati çeken Zeynep Kurt, bunların başında ücret eşitsizliği olduğunu vurgulayarak, Zeynep Kurt, "Kadınların toplu çadırlarda yaşıyor olması mahremiyetlerini ve güvenli alanlarını ihlal ediyor. Öte yandan çadırların su kenarlarına kurulması, buraya serinlemek için giren çocukların boğularak yaşamlarını yitirmesine neden oluyor. Öte yandan çocuklar bu çadır alanlarında yaşadıkları taciz ve tecavüz gibi vakaları evlerine döndükten sonra ihbar edebiliyor. Aileler bu tarlalarda 11 saate kadar çalıştırılıyor. Bu sebeple kendi çocuklarıyla ilgilenecek zamanları olmuyor. Çocuklar yaşadıkları kentlere döndüklerinde okullarında genellikle öğretmenlerine bunu anlatıyor ya da öğretmenleri bunu fark ediyor. Çocukların okula ulaşımı bu yüzden önem kazanıyor" şeklinde konuştu.
Urfa gibi tarım yoğunluklu bir kentte, tarım işçisi sayısının yaygınlığının tarım politikalarının desteklenmediği gösterdiğini ifade eden Zeynep Kurt, "Mevsimlik işçilerin yardım taleplerine değil, onların haklarına bakmamız gerekiyor. Sendikaların ve kooperatiflerin varlık göstermesi gerekiyor. Çünkü işçilerin yevmiyelerinde söz sahibi tek kişi işveren. Eğer bunlar varlık gösterirse işçi de burada önemli bir konuma getirilir" ifadelerini kullandı.
Nüfusunun yarısından fazlası mevsimlik tarım işçiliği yapan Hilvan yıl boyunca aileler çeşitli mevsimlik işler için göç yollarına düşüyor. Günlük 800 TL'ye çalıştıklarını söyleyen Hilvan’daki tarım işçilerinden Belkis Bulut (39), "Zor bir iş. Tarladaki bitince bir de eve gidiyoruz" dedi.
“Çocukluktan yana tarlalarda çalışıyorum”Tarım işçilerinde Mekiye Yıldız (40), 13 yaşındaki kızıyla birlikte tarlada çalıştıklarını belirterek, 3 küçük çocuğunu da evde bırakmak zorunda kaldığını söyledi. Mekiye Yıldız, "Ben çocukluktan bu yana böyle tarlalarda çalışıyorum. Sabah 5'te kalkıyoruz, akşama kadar. Eve gidiyoruz, orada da ev işleri gece 12'ye kadar böyle sürüyor. En çok kızıma üzülüyorum. Onu tarlada görünce kendi çocukluğumu görüyorum" diye belirtti.
Tarım işçilerinden Azad Balaman (28), baharda gelip sonbahara kadar tarlalarda çalıştıklarını ifade ederek, üniversite mezunu olmasına rağmen para kazanmak için tarım işçiliği yapmak zorunda olduğunu ifade etti. Mevsimlik tarım işçiliğinin Hilvan’ın sistemleşmiş bir sorunu olduğunu belirten Balaman, bu sorunun örgütlü bir aradalık ve ekonomik politikalarla aşılabileceğine işaret etti.
(MA)