Öcalan; Seni başkan yaptırmayacağız’ meselesi Selahattin ve Sırrı’nın hatasıydı

PKK’nın silahları yakmasına daha beş gün var.

DEM Parti heyeti, Abdullah Öcalan’la görüşmek üzere İmralı Adası’na gitti. Görüşmenin ardından yapılan açıklamada heyetten Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın bir gün sonra yani 7 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşeceği belirtildi.

Daha önce duyurulmayan ve 2.5 saat süren Öcalan görüşmesi sonrası partiden yapılan açıklamada şu cümleler kuruldu: “Öcalan görüşmemizde, sürecin yeni bir aşamaya geçmekte olduğunu vurguladı. Atılacak yeni adımlarla birlikte sürecin gereklerini yerine getirme hususunda herkese, hepimize sorumluluklar düştüğünü ifade etti.” Açıklamaya göre Öcalan aynı zamanda heyetin Erdoğan ile yapacağı görüşmeye “büyük önem verdiğini, bu görüşmenin tarihi nitelikte olduğunu” dile getirdi: “Benzer biçimde TBMM’de kurulacak olan komisyonun da barış ve çözüm yönünde büyük bir rol oynayacağını vurguladı.”

Peki o gün İmralı heyetiyle Öcalan arasında neler konuşuldu?

Bu bilgileri paylaşmadan 10 yıl öncesine dönelim.

Tarih 17 Mart 2015.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, tarihin en kısa grup toplantısını düzenledi. Demirtaş, “Bugün kürsüye tek bir cümle söylemek için çıktım. Halklarımıza verdiğimiz demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesinden vazgeçmeyeceğimiz sözümüzü tekrarlamak için çıktım. Biz bir pazarlık hareketi değiliz. Asla ve asla AKP ile aramızda kirli bir işbirliği ve pazarlık olmadı olmayacak” diye konuştu. Demirtaş grup toplantılarında konuşacakları konuların çok fazla olduğunu belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ama kürsüye çıkma gerekçem olan bir tek cümle söyleyeyim. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, HDP var oldukça HDP’liler bu topraklarda nefes aldığı müddetçe sen başkan olmayacaksın. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, seni başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız.”

Neden 10 yıl öncesine döndüm?

“Benim onu başkan yaptırmama derdim yok”

Bir kez daha 6 Temmuz 2025’e gidelim ve İmralı’da Öcalan ve heyet arasında geçtiği iddia edilen konuşmalara bakalım. Öcalan, Selahattin Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız” cümlesine atıf yapıyor:

“Sayın Erdoğan’a da bir şeyler ileteceksiniz. Bu tarihi eşikte anlatacaksınız. Ben devlet okullarında okudum, yatılı okuyup buraya kadar geldim. Ben devletle Kürtleri tanıştırmanın ne anlama geldiğini biliyorum. Kemalist partiyle mücadele edilebilir ama benim önderlik tarzım farklıdır.

“Selahattin zamanında ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ demişti. Doğru değildi. Benim onu başkan yaptırıp yaptırmama gibi bir derdim yok. Ben Sayın Erdoğan ile temel sorunları çözmek için görüşebilirim ya da görüşmem, şimdilik siz vekaleten görüşüyorsunuz. Herhangi bir partiye, CHP’ye ya da başka bir partiye iktidar kazandırmak için görüşmüyorsunuz, olsa olsa demokratik bir ittifak olabilir. Üçüncü bir yolsunuz, üçüncü bir ittifaksınız. İşte daha önce HDP’nin yüzde 15’ler bandında bir oy potansiyelinin olduğunu görmüştüm. ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ meselesi Selahattin ve Sırrı’nın hatasıydı. Seni başkan yaptırmamaya çevirmelerine gerek yoktu. Erdoğan’ı karşıya almalarına da gerek yoktu. Demokratik ittifaklarına, çalışmalarına, cepheyi genişletmeye odaklanmalıydılar. Olmadı. Selahattin de hatasını anladı sanırım. Sırrı’yı bu arada bir kez daha rahmetle anıyorum.”

Evet… Öcalan’ın 10 yıl önce Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız” ifadesine yönelik eleştirileri böyle.

Öcalan’dan CHP’ye: Sokak eylemlerinden vazgeçin

Abdullah Öcalan heyetle görüşmesinde, CHP’ye önerilerde bulunuyor “Sokak eylemlerinden kaçının” diyor ve DEM Parti’yi eleştiriyor:

“Cumhuriyet tarihinin en önemli hamlesiyle karşı karşıyasınız. Şu tarz konuşmalar hoşuma gitmiyor: Bir kaç yaşlımız cezaevinden çıksın, şu paket şöyle olsun, bu pakette şu olsun. Bu olmaz. Kuşkusuz değerlidir, saygı duyuyorum. Ama biz büyük şeylerle uğraşıyoruz. Bu tip şeylerle bizi kimse oyalamasın. Bunu siz yaparsanız sizi de kabul etmem. Hukukçu arkadaş da burada. Pervin arkadaş da bunları iyi biliyor. Bizim taleplerimiz bunlardan ibaretmiş, bunlarla kandırılırmışız gibi yapmasın kimse. Varsa yetenekleriniz siyaset yapacaksınız. Öyle Adalet Bakanından şunu isteyelim, bunu isteyelim, ucuz işlerdir bunlar. Ben ilkesel konuşuyorum. Hukuk ve saygı isteyeceksiniz.

ENTEGRASYON YASALARI KALDI: “Şu pakete şu girdi, şu girmedi, öyle at pazarlığıyla bu iş yürümez. Bu işi boğuntuya getirmeyeceğiz. Küçük işlere boğulmayalım. İlkesel yürüyüş gerekiyor, bunu da siz yaparsınız. Özgürlük yasaları ve demokratik entegrasyon yasaları kalmıştır geriye. Yarın bunları konuşmalısınız. Ben fiili önderlik yapıyorum.”

ÖZGÜR ÖZEL BEY’E SELAMLARIMI İLETİN: “Kandil’in, DEM’in, hatta CHP’nin de çıkarlarını gözetiyorum. Özgür Özel Bey’e de selamlarımı iletmelisiniz, onunla da görüşün. Bir tuzak vardır, demokratik siyaset ve ittifakla buradan çıkılır. Bu gidiş tehlikelidir. Böyle giderse Gezi’de olduğu gibi iş sokağa taşar ve bir on yıl kaybedilir. İttihatçılar döneminde Balkanlarda da böyle oldu. Bu olursa Balkan savaşlarındaki gibi olur. Demokratik siyaset içeriği önemlidir. Özgürlük yasaları ve ardından anayasa... Özgürlük ve demokratik entegrasyon yasalarına Özel’ler de destek verirse hem Türkiye’nin hem demokratik siyasetin önü açılır ve bu şekilde demokratik seçimlere gidilir.”

KAYNAK ; NEFES