Betonun Arasında Nefes: Kentlerde Yeşil Alan Mücadelesi

Türkiye’de hızla artan yapılaşma ve nüfus yoğunluğu, çevre ve sürdürülebilirlik konularını her geçen gün daha hayati hale getiriyor. Uzmanlara göre kentlerde kişi başına düşen yeşil alan miktarı, yalnızca çevresel değil aynı zamanda toplumsal bir sorun olarak da öne çıkıyor.

Şehirler Isınıyor, Doğa Geri Çekiliyor

İklim krizinin etkileri kentlerde daha sert hissediliyor. Artan sıcaklıklar, hava kirliliği ve betonlaşma; özellikle büyükşehirlerde “ısı adası” etkisini güçlendiriyor. Çevre mühendisleri, bu tabloya karşı en etkili çözümlerden birinin kamusal yeşil alanların artırılması olduğunu vurguluyor.

Yeşil Alanlar Sadece Park Değil

Şehir plancısı görüşlerine göre yeşil alanlar;

Karbon salımını azaltıyor

Yağmur sularını emerek sel riskini düşürüyor

Kent sakinlerinin ruh ve beden sağlığını olumlu etkiliyor

Bir başka ifadeyle parklar ve kent ormanları, sadece dinlenme alanı değil, şehirlerin “yaşamsal altyapısı” olarak görülüyor.

Halkın Erişimi Sürdürülebilirliğin Anahtarı

Son yıllarda Türkiye’de bazı kentlerde atıl durumdaki alanların halkın kullanımına açılması, çevre politikalarında yeni bir yaklaşımın sinyali olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, sürdürülebilir çevre politikalarının yalnızca korumayla değil, kamusal kullanım ve sahiplenme ile mümkün olabileceğini belirtiyor.

Vatandaş Ne Diyor?

Yeşil alanların artırılmasını destekleyen yurttaşlar, bu alanların:

Çocuklar için güvenli oyun alanı

Yaşlılar için sosyalleşme mekânı

Gençler için nefes alma alanı
olduğunu ifade ediyor. Görüşmelerde en sık dile getirilen talep ise “beton yerine doğa” oluyor.

Gelecek İçin Uyarı

Çevre örgütleri, plansız kentleşmenin sürmesi halinde gelecek kuşakların ciddi çevresel risklerle karşı karşıya kalacağını söylüyor. Uzmanlara göre sürdürülebilir şehirler için yerel yönetimlerin çevreyi merkeze alan uzun vadeli politikalar üretmesi kaçınılmaz.